İstanbul ve Spor Merkezleri

Şair Nedim;
“bu şehri İstanbul ki, bi mislu bahadır, Yek sengine yekpare acem mülkü fedadır.” demiş.
Haklıdır da… Zira İstanbul her zaman İstanbul olma özelliğini korumasını bildi… Şair Nedim’in yaklaşımı, romantizmdir tabii ki… İstanbul şimdi realist bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Zira İstanbul hem ülkemiz hem de, dünya için çok önemli bir jeopolitiğe sahiptir. Demografik yapısı ile de birçok ülke nüfusunu katlamaktadır.
Ülkemiz idari hukuk bakımından irdelendiğinde, herhangi bir il ile aynı şartlar ve aynı kanunlarla yönetildiğini görürüz. Bu durum belki eşitlik karinesine uyabilir ama adil değildir.
İstanbul özel tedbirlerle, özel bazı iyileştirmelerle gelişimin dinamiği haline getirmede öncelikli olabilir.
Bu konuyu neden ele aldım?
Çünkü İstanbul on dört milyon nüfusu ile ülkemizin yaklaşık altıda birini barındırmaktadır. Ve ülke nüfusunun yüzde kırk altısı, sıfır ila yirmi dört yaşını temsil ettiğine göre, anakent olan İstanbul’da gençlik hizmetleri ve spor faaliyetleri özel bir ihtimamla yapılmasının gereği ortadadır.
Yaklaşık elli yedi federasyon faaliyeti olan bir spor teşkilatına sahibiz.
Federasyon faaliyetleri ve imkânları değerlendirirken, faraza, herhangi bir şehir ile İstanbul aynı ölçüde olmamalıdır fikrinden yanayım. Federasyonlar, planlamalarını yaparken, İstanbul için farklı bir uygulamaya girmeleri, önem arz etmektedir.
İki sebeple gereklidir. Birincisi, olimpiyatlara talip olan bir ülkede, en önemli alternatif şehir olması, olimpik ruh ve olimpiyat alt yapısı oluşturmak bakımından, diğeri ise sahip olduğu insan ve imkân potansiyeli bakımından…
Bu bakımdan, bütün federasyonlar, İstanbul’da elit çalışma yapabilecek bir spor merkezi oluşturabilmesi ihtiyacı vardır. İstanbul’da elit sporcular sistematik ve periyodik antrenman yapabilmeleri ancak bu merkezlere verilecek imkân ve yetkilerle sağlanabilir. Bu durum çok kısa süre içinde, sporcularımızın olimpiyat kotalarını aşmalarını sağlayacağını göreceğiz.
Kartal da jimnastik federasyonu bu esasa göre çalıştığını biliyorum. Gerek çalışmalardan elde edilen verimlilik ve gerekse donanımlar uluslararası standartlara uygun ortamda çalışmaların yapıldığını gözlemledim.
Şimdi bunu spor teşkilatımızın sayın bakanı, talimatla uygulamaya sokabilir.
Son dönemde çok büyük bir aşama kaydeden badminton federasyonu, olimpiyat kotasını yakalayarak çok büyük bir başarıya imza attı. Dileğimiz o ki, diğer federasyonlarda aynı çizgide seyrederler.
İfade ettiğimiz husus, Türk sporunun geleceği açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
İstanbul gibi bir anakent, yürürlükteki idari hukuk kanunları ile istenilen düzeyde etkinlik kazanamayacağı her düşünebilen insan tarafından kabul edilebilir diye düşünürüm. Zira olimpiyatlar sadece talip olmakla değil, yeterli alt yapıyla ilgili şartların tahakkuku ile de ilintilidir.
Sporcu merkezleri İstanbul’da elit sporcuların himaye edilmesi anlamı taşıdığından, hiçbir gencimiz heba olmadan sporculuk yapmasını sağ- lamış olacaktır.