Öyle Medeniyetin İçine Tüküreyim
Avrupa, Amerika, Brezilya, Küba ve Latin Amerika’da bulunan siyahilerin anavatanı Afrika’dır. Köle ticaretinin yaygın olduğu 1550-1850 yılları arasında 9 milyon Afrikalı, esir alınarak köle olarak satılmıştır. Direnen veya kaçmaya çalışan 50 milyon siyahi, köle tacirleri veya sahipleri tarafından öldürülmüştür. Erkekler eli ayağı zincirli olarak gemilerin ambarlarında, kadın ve çocuklar güvertede olmak üzere aylarca süren insanlık dışı şartlarda yurtlarından koparılmıştır. Yol boyunca kırbaçlanan erkekler ve tecavüze uğrayan kadınların çilesi, aynı şekilde götürüldükleri ülkelerde de devam etmiştir.
Bu çile bir nesille de sınırlı kalmamıştır. Neredeyse üç yüzyıl bu insanlar en ağır şartlarda çalıştırılmış ve insanlıkla bağdaşmayacak şekilde eziyetlere maruz kalmışlardır. Batılı ülkeler kendi ülkelerinde ne kadar serseri, kanun kaçağı varsa hepsini Afrika’ya göndermişlerdir. Gönderilen bu haydut sürüsü, Afrika’daki hayvanları derileri ve dişleri için avlamışlardır. Bazı hayvan türlerinin nesli yok edilmiş ve birçok tür yok olmak üzeredir. Kıtanın yeraltı ve yer üstü tüm zenginlikleri yağmalanmıştır.
Amerika ve Avrupa’da köleliğin yasaklandığı tarihte, neredeyse tüm Afrika kıtası batılı ülkeler tarafından sömürge olarak paylaşılmıştı. Bu seferde siyahi insanlar kendi topraklarında köle haline getirilmişti. Kölelik yasaklanmasına rağmen, ırkçılık ve ayrımcılık yıllarca devam etmiştir. Ayrımcılık, 1964 yılında medeni haklar yasasıyla garanti altına alınmıştır. Ancak bu ayrımcılık halen fiili olarak devam etmektedir. Dahası bu insanlar kendi topraklarında hala köle gibi çalıştırılmaktadır. Kıtanın tüm zenginliklerinden bugün bile batılı ülkeler faydalanmaktadır. Toprakların sahibi siyahiler aç ve susuz yaşamaya, hatta ölüme terk edilmişlerdir.
Son yıllarda bazı Afrika ülkeleri bu gidişata isyan eder duruma gelmiştir. Fakat batılı ülkelerin sömürgeci tutumunda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. İsrail’in Gazze saldırısı sonrasında, Akdeniz’e doluşan batılı ülkelerin savaş gemilerinin esas hedeflerinden birisi de isyan noktasına gelen Afrika ülkeleri olabilir. Daha kötüsü, Afrika ülkelerine ve Gazze’ye insani yardımı sürdüren Türkiye de hedef ülkelerden birisi durumundadır. Nitekim yayınlanan son AB raporunda, Türkiye’nin birlikten uzaklaşmaya devam ettiği iddia edilmiştir. Yayınlanan rapor, Türkiye’nin insani faaliyetlerinin kabul görmediğinin bir göstergesidir.
Aliye İzzet Begoviç, Batılı ülkelerin saklamaya çalıştığı yüzünü şu sözlerle özetlemiştir.“Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”