Olimpiyatlara abone kardeşler
Galatasaray Kulübü Yelken Şubesi sporcuları Deniz ve Ateş Çınar kardeşler, 2008 ve 2012’nin ardından Türkiye’yi 2016 Rio Olimpiyatları’nda da temsil edecek.
Yelkenci Deniz ve Ateş Çınar kardeşler, üst üste üçüncü kez Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmenin gururunu yaşıyor.
İsrail’de yapılan 470 Dünya Kupası yarışında 59 ekip arasında mücadele ederek, Brezilya’da düzenlenecek 2016 Rio Olimpiyat Oyunları için kota almayı başaran Çınar kardeşler, 2008 ve 2012’nin ardından üst üste üçüncü kez olimpiyatlarda milli formayı giyecek.
Çin’in başkenti Pekin’de 2008’de düzenlenen oyunlardaki yarışları 28. sırada tamamlayan Çınar kardeşler, Londra’da 2012 yılında yapılan olimpiyatlarda ise 24. sırayı aldı.
Türkiye’yi üçüncü kez oyunlarda temsil edecek Çınar kardeşler, yaptıkları açıklamada, büyük gurur yaşadıklarını söylediler.
Ateş Çınar, yelkende tecrübeli denilebilecek otuzlu yaşlara yeni girmelerine rağmen üçüncü olimpiyat tecrübesi yaşayacaklarını ifade ederek, “Olimpiyatlar her sporcunun başına gelebilecek bir şey değil, biz üçüncü kez bu mutluluğu yaşıyoruz” dedi.
Olimpiyatlara hazırlanırken 1,5 yıl süren bir sakatlık dönemi yaşadıklarını, bu süreçte hem formasını giydikleri Galatasaray Kulübü hem de Türkiye Yelken Federasyonu’nun kendilerini çok desteklediğini ifade eden Ateş, “Ülkemize bu kotayı kazandırdığımız için çok mutluyuz. Hedefimiz olimpiyatlarda son gün yapılacak madalya yarışına katılmak ve ülkemize madalya getirmek” diye konuştu.
Kardeş olmanın dezavantajı
Deniz Çınar da yelkenlinin üzerinde kardeşiyle olmanın avantajının çok olduğunu ancak bu durumun sıkıntı yaratabildiğini de ifade etti.
Ekip olmanın önemine dikkati çeken Deniz, şunları söyledi:
“Yelken sporu yapan kardeşler dünyada var. Türkiye’de de önceden vardı ama şu an sadece biz kaldık. Kardeşinle yelkenlide olmanın elbette çok avantajı var. Birbirinizi tanıyorsunuz, güveniyorsunuz, anlıyorsunuz ama dezavantajı da var. Kardeşiniz olduğu için kızamıyorsunuz ya da kızıyorsunuz cevap alamıyorsunuz. Çünkü bir taraf hep alttan alıyor, böyle olunca da tartışamıyorsunuz. Bu nedenle de ya yanlış yapıyorsunuz ya da doğruya ulaşmanız fazla zaman alabiliyor.”