Fenerbahçe, Avrupa Ligi B grubu maçında Fransa’da Rennes karşısına farklı bir kadro ile çıktı. Fenerbahçe’de tecrübeli ayaklar İrfan Can Kahveci, Mert Hakan ve genç futbolcu İsmail dikkatimizi çekiyordu.
İsmail’in pres ve mücadele gücünü düşünmüştü, Jesus. Seyirci avantajı ile Rennes takımı hızlı başlasa da oyuna ilk 15 dakikadan sonra Fenerbahçe’nin oyuna ortak oluşunu izledik.
Sahada daha derli toplu bir Fenerbahçe vardı. Özellikle 1.bölgede sakin bir oyun anlayışı vardı, Fenerbahçe’li futbolcularda. Zaman zaman pres koyan bir Fenerbahçe vardı. Aslında tüm bu düşüncelerimin tek bir karşılığı vardı,o da felsefe. Göreve geldiğinden bu yana olumlu bir kimliğe bürünen Fenerbahçe’de, değişimin adına Jesus felsefesi diyorum.
Yenersiniz, yenilirsiniz futbolda bunlar vardır. Ancak tutkulu futbol çok başkadır.
Fransa’da ilk yarı boyunca tutkulu ve mücadeleyi bırakmayan bir Fenerbahçe izlediğimi söylemeliyim.. İlk yarı bu şekilde biterken, ikinci yarı bambaşka bir mücadele vardı, dersem haksızlık etmiş olmam. İyi oynarken kalesinde gol ve goller gören bir Fenerbahçe sonrasında, tam zamanında İrfan Can Kahveci’den gelen golle maça dönüş yaşandı.
Sonrasında yine ki bence sahanın yıldızı olan İrfan Can Kahveci’nin içinde olduğu bir pozisyonda rakip oyuncunun kırmızı kart görüp, Rennes takımının 10 kişi kalması. Sonrasında ise; ikinci yarının ortalarında oyuna dahil olan Valencia’ya ceza sahasın içinde yapılan faul. Yani penaltı. Gitti denilen maçtan geriye dönüş. Fransa deplasmanında bence altın değerinde bir puan alındı.
Rakiplerinden Dinamo Kiev’inde sahasında yenilmesinden sonra Fenerbahçe’ye hayırlı olsun demek yerinde olur.
Burada J.Jesus’un hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Yaptığı yerinde değişikliklerle gecenin altın puanında önemi çok büyük. Saha kenarında duruşu ile oyuna müdahaleleri ve oyun içinde taktiksel değişikleri ile Jesus çok önemli bir figür. Fenerbahçe hak ettiği puanı aldı ve gruptan çıkma yolunda çok önemli bir avantaj sağladı.
Yolun açık olsun Fenerbahçe…