Uçtu Uçtu…
Son 1,5 yıldır, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde ve Gazetecilikte Manipülasyon” başlıklı yeni kitabımın araştırma, inceleme ve yazımını yaparken Osmanlı’larla ve de saray alemi ile iyice kafayı doldurup, haşırneşir olduk bildiğiniz gibi. “Dur şimdi yani biz bunu..Nerden biliyoruz ki?” diye şaşkın şaşkın bakanların alınlarına bir karış atalım da hatırlasınlar.
Şurdan;
Neyse, şimdilik bu konuya aşağılardaki Not olsun torba dolsun bölümünde tekrar geleceğiz diyerekten bugünkü kelamımıza başlayalım da milletin 2 dk. sını daha fazla çalmayalım. Hikayemiz pek bi meşhur, güzeller güzeli, adı sanı ismiyle müsemma La Rossa veya Roxelana’nınkidir. O da kim mi? Anlatalım;
Roxolena, Roxolana, Roxelane, Rossa, Ruziac, Ruslana
Efendim soğuk havası ve de beyaz geceleri ile ünlü bir Krallığın sınırları içerisinde dünyaya adım atan La Rossa’nın yani diğer bir adıyla “Roxelana”nın 27 Ocak 2001’de doğduğu, Leningradka Saint Petersburg’da uçan top ile tanıştığı, ardından da düşler ülkesine bir kalyon ile seyahat ettiği, yeni Dünya’da önce Syracuse ve Florida DarülFünunlarında cenk ettiği, daha sonra ise boydan hafifçe kısa, etine dolgun, güleryüzlü bir akıncı tarafından 18’li yaşlarında Rutenya‘dan kaçırıldığı, Sancak Hanı ve CanıDeğer mümessillerinin himayesine girdikten sonra Paşa’lı bendine sunulduğu tarihçiler ve yazarlar tarafından kabul görmüş bir rivayettir. Sancak hanı ve CanıDeğer mümessilleri pek beğendikleri, ihtimamla üzerine titredikleri Roxelana’ya sahip çıkmışlardır. Roxelana Paşa kalebendinde mutlu mesut 9×9 metrelik bir mevkide seğirtip sekerken, o da ne…? Bir bakmıştır ki, orada işler sarpa sarmaktadır.
Hayrola?
Kızımızı rahat bırakmayan bazı fitne fücur aklı evveller, dedikodu ile ortayı karıştırmaya başlamış, üstelik bunu ayyuka çıkarmışlardır. Öyle ki bir cenk öncesi kendisine “.. Gel bize yar oll…” haberi bile gönderilmiştir. Bu haberi duyan Kalebend Kaya beyi esip gürlemiştir.
Uzun mu uzun, temiz mi temiz Roxelana’ya esir tüccarları ve bazı latinler de ufak ufak yanaşmaya başlamışlardır. Hatta Hanikli’lerden elçiler, Aydın’lı Selim bendinin büfecileri, ünlü Eflak Boğdanlı tacirler bile araya girmişlerdir. Ancak bunlardan önce bir Devletlü-Hevayi bir teşekkül… “gel seni alalım, uçuralım.” demişse de… Kaya beyi “ Yoook zinhaaar olmazzz..” diyerekten kalenin kapılarını kapattırmış, surlara da kaynar katranlı yeniçeriler dikmiştir.
Amma masal bu ya işteee, gel gör ki latinlerden biri ve de en meşhur olan milli mümtaz Damat, bekçilerden birini kandırmış, kaleyi içeriden fethe kalkışmış, Roxelana’ya bir mektup vermiştir. Zarfı açan masum Roxelana, bir de ne görsün ki? İçinde çil çil altınlar vardır. Bir de not…” geceye kalmadan seni aldıracağım…”
Bu arada memleketin öte tarafından pek varlıklı ve de pek meşhur Koçu beyi de hazırlıklarını tamamlamış, asaletlü Beyazıt elçisini devreye sokmuş ve hatta bir kervan düzerek yola bile çıkartmıştır. Hedef Paşa Kalebendi ve tabii ki Roxelana’dır.
Bu arada bir de devreye nam-ı diğer bir kızımız Barbie’nin validesi girmiştir ki hadise tam filmdir yani. Eksik kalan son tacir de hoop ortaya çıkıvermiştir işte.
Bunları takip eden Sancak Hanı CanıDeğer mümessilleri ve de akıncısı hemen Kaya Kalebendine bizzat intikal etmişler ve kızımızı himayelerine almışlardır. Şimdi artık Roxelana emin ellerdedir. Derdest edilmeden serbest olunmuştur. Esir tüccarlarından, tacirlerden, gavurlardan kurtulmuş, güvenilir kişilerce imbat rüzgarının hafif hafif ensesini dinlendirdiği bir vilayette, akıbetini beklemeye başlamıştır. Bu arada güvenilir bir kurum da artık devrededir.
Memleket Sandığı
Sandık, Roxelana’nın acıklı hikayesini duymuş, onu anlamış ve de ona hayatını kurtaracak bir misak ile geli gelivermiştir. Sancak hanını da ikna eden Memleket sandığı onu himayesine almıştır.
Her ne kadar Roxelana, bu senenin bir bölümünde Latinlerin gavur elinde toz ve de toprak kaldırmaya mecbur bırakılmışsa da hikayemizin sonu “kumru döndü dolaştı, yuvaya döndü“şeklinde bitmiştir. Seneye Roxelana memleketimizde yine boy ve endam gösterecektir. Bu arada epey bir genç olduğundan kelli kızımızın boyunun bile hala uzadığı rivayet olunmaktadır. Biz de “Maşallah” diyelimde kem gözlerden uzak olsun…
Bir diğer taraftan ise Roxelana’nın talipleri bir başka iş için de uğraşmaktadırlar.
Tebaa
Bazı gavur memleketleri bu konuda da masum Roxelana’nın aklını çelmeye çalışmakta, kendisine altın tepsilerde tebaa ve kafakağıdı değiştirme ile devşirme teklifinde bulunmaktadırlar. Bu konuda Devleti Aliyye makamından evladı Fatihan, Malum Akif Paşa’nın devreye girme zamanı artık gelmiştir. Vakit ile akit karıştırılmasın, geç’e kalınmasın aman haaa. Benden söylemesi…
Kıssadan hisse ise şudur; “Her kuşun eti yenmez” dir.
Hürrem Sultan’ın yolu açık ola… (*)
Hadi bir ara yine laflarız… Kitabımı almayı unutmayın emi…!
Herkese sevgilerimle
Eski Voleybolcu
Notlar;
- (*) ……………………………….. (Boşluğu doldurup adını doğru yazanlar arasından yapılacak çekilişte kazananlara kendisinin cenk entarisi hediye edilecektir.)
- Kelimeler için bknz: https://www.luggat.com/
- Az alakalı ama olsun, “Uçtu Uçtu” şarkısı için bknz.: https://youtu.be/2B-8qK3caEw?si=RRm9pSv_7NjpRLYi
- Kitabım için bknz; https://www.nobelkitap.com/osmanli-imparatorlugu-nun-son-doneminde-ve-gazetecilikte-manipulasyon-640461.html
- Benim için bknz; https://www.drselcuktuna.com/