Taş Devri
Bazı icatların tesadüf eseri bulunduğunu herkes bir yerlerden okumuştur. Fizikçi Albert Einstein, “Tesadüf, Tanrının kimliğini gizleme yöntemidir.” diyor. Yani Allah’ın yardımını inkâr etmiyor, belki de hiçbir şeyin tesadüf olmadığını anlatmaya çalışıyordu.
Tasavvuf ehli de “Tesadüf diye bir kavram yoktur, her şey Allah’ın iradesi altındadır ve buna tevafuk denir.” diye yorumluyor. Belki de her icadın ve her buluşun altında İlahi bir dokunuş vardır. Zaten bazı icatlar tabiatın içerisinde bulunan, canlı ve cansız varlıkların taklit edilmesinden ibarettir. Hava araçları bu taklidin en iyi örneğidir. Nuh Peygamberin tufan öncesi yaptığı devasa geminin, o güne kadar bir benzeri dahi yoktu. Nuh Peygamber gemiyi, İlahi bir emirle yapmaya başlamıştı.
Teknolojinin tekerleğin icadıyla birlikte başladığı varsayılır. İlk tekerlek muhtemelen kaba saba, ilkel bir araçtı. Zaman içerisinde ve ihtiyaca göre sürekli geliştirildi. Bugün en ileri teknoloji ile donatılmış uçaklar, tekerlekleri sayesinde inip kalkabiliyor. Rayların üzerinde tonlarca yük ve yolcu taşıyan trenler, yine tekerlekleri üzerinde yol alıyor. Her gün karayolu trafiği üzerinde dönen tekerlek sayısı, on milyardan az değildir. Tekerleğin kullanım alanı yalnız taşıtlarla da sınırlı değil. Sürgülü kapılar ve çekmecelerde olduğu gibi, irili ufaklı yüzlerce çeşidini kullanıyoruz. Kullandığımız tekerleklerin çoğunun farkında bile değiliz. Eğer tekerlek icat edilmemiş olsaydı, insanlık tarihi yerinde sayıyor olurdu.
Her icat küçümsenmeyecek kadar büyük ve önemlidir. İcadı insanlık tarihi kadar eski olan iğnenin, günümüzdeki kullanıldığı alanlar artık dikiş nakışla sınırlı değildir. Cilt altına ve damar içerisine ilaç verecek veya kandan, vücuttan numune alacak kadar hayati önem taşıyor. Bilgisayar yazıcıları ve üç boyutlu yazıcılar, geliştirilmiş iğneler marifetiyle çalışıyor. Teknolojinin önemli bir parçası haline gelmiş olan iğne gibi her icat, hayallerin ötesinde geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edecektir.
Bir an için elektriğin olmadığını düşünelim. Yerine koyabileceğimiz başka bir enerji kaynağının olabileceğini düşünemiyorum. Yine de kendi düşünceme itimat etmeyerek, Elektrik Mühendisi bir arkadaşımı aradım. Dünyanın teknolojide geldiği seviyeyi elektriğe borçlu olduğunu ve elektriğin yerini tutacak başka bir enerji kaynağı bulunmadığını söyledi. Kısa süreli elektrik kesintilerine bile tahammül edemiyoruz. Bu haliyle elektriğin yokluğunu düşünebilmek çok zor.
Son yıllarda teknoloji, ışık hızıyla gelişti desek abartmış olmayız. Fakat aynı hızla tabiatın dengesi, insanoğlunun sağlığı ve ahlakı bozuldu. Teknolojinin sağladığı rahatlık, insanları tembelleştirdi. Zihinsel, fiziksel ve sosyal fonksiyonlarımız zayıfladı. Bağımlı hale geldik her birimiz. Bu yüzden eskiye özlem başladı, bir çoğumuzda. Teknolojiden uzakta yaşamak isteyen insanların sayısı giderek artıyor. Daha fazla gelişeceği düşünülen teknoloji, aklı başında insanları korkutuyor.
Eskiler bilirler çok sevilen bir çizgi film vardı. Taş Devri, akla gelebilecek her türlü icadın yapılmış olduğu bir devir. Dinazorlar vinç diye kullanılıyor, arabalar ayak gücüyle yol alıyordu. Telefon ve televizyon bile vardı. Fakat insanlar hoş görülü ve sağlıklıydılar. Biz teknolojiyi insanların menfaati için kullanamadık. Herkes kendi çıkarına uygun olarak kullandı. Sonuçta yaşanmaz bir çevre ve tahammül edilmesi zor insanlar ortaya çıktı. İnsan sayısını azaltmak yerine saygı ve hoşgörüyü ve yardımlaşmayı çoğaltmalıyız. Yoksa teknoloji yakın bir gelecekte hepimizin sonunu getirecek.
Sağlık ve huzurla kalın.