Sporun güçlü kadınları ‘Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi’nde buluştu
Turkuvaz Medya Grubu’nun yazılı basındaki amiral gemisi Sabah Gazetesi tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin güçlü kadınlarını bir araya getiren ‘Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi’nde ‘Sporda Kadın’ panelinde milli kadın sporcular önyargıları ve algıları yıkarak başarıya ulaştıklarını söyledi. Kadın sporcular, kız çocuklarına asla vazgeçmemelerini ve hayalleri için çalışmaya devam etmelerini tavsiye etti.
Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi’nin ‘Sporda Kadın’ paneli Milli Jimnastikçi Göksu Üçtaş Şanlı, Milli Tekvandocu Hatice Kübra İlgün, BJK Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Bahar Özgüvenç ve BJK Kadın Futbol Takım Kaptanı BaşakGündoğdu’nun katılımıyla gerçekleşti. Panelin moderatörlüğünü ise A Spor sunucusu Ceyda Dönmez üstlendi.
Saçını uzatana da kesene de mobbing
Bahar Özgüvenç, erkek arkadaşlarıyla oynayarak başladığı futbol kariyerinde 1996 yılında lisanslı futbolcu olduğunu söyledi. O dönemlerde kadın psikolojisi ve fizyolojisinden anlamayan antrenörlerle çalışmak zorunda kaldıklarını belirtenÖzgüvenç, “Ne düşündüğümüzle ilgili empati kuramadıkları için zorluk yaşadık. Konuşma tarzlarından tutun da antremana çıkmadığınızda söylemleri, verdikleri cezalar ile kötü deneyimler yaşadık. Saçını kesene, uzatana, makyaj yapana mobbing yaptılar. Birçok arkadaşım bu yüzden sporu bıraktı. Gün geçtikçe antrenörlerin bakış açısı değişti” dedi.
Toplumdaki ‘kadından futbolcu mu olur’ algısını yıkmak için hala çalıştığını kaydeden Özgüvenç, Aspor’daki programı ve Beşiktaş Futbol Kulübü’nün desteğiyle yavaş yavaş önyargıların kırıldığını söyledi. Spor hayatında bir çok kez sakatlandığını ifade eden Özgüvenç, o dönemlerde ameliyat paralarını
kendilerinin karşılamak zorunda kaldıklarını ve kulüplerin de arkalarında durmadığını vurguladı. Özgüvenç, “O sürede oynağım kulüp sakalıkta yanımda olmadı, ama iyileşince teklif etti. Ben de oynamaya devam ettim. Şimdi öcümü o takımı Beşiktaş ile yenerek alacağım” dedi.
‘Çok çalışın hiçbir zorluktan yılmayın’
Başak Gündoğdu da erkeklerde teneffüste futbol oynarken 12 yaşında keşfedildiğini belirterek “Ailem çok destek oldu ben çok şanslıyım. Şimdiye göre eskiden çok daha fazla önyargı vardı. Beşiktaş’ın kadın futbol takımı kurmasıyla algıları yıktık. Benim başladığım yıllarda çok yetenekli de olsa aileleri istemediği için birçok arkadaşım gelemedi. Bana da ailem tek bir şart koştu. Eğitim ve sporu bir arada yürütmek zorundaydım. Mühendislik okudum, çok da mutluyum. İleride çocuğum olursa baskı yapmayacağım, ama kesinlikle sporcu olmasını isterim. Bir insan sporcu olursa iş hayatında da çok başarılı oluyor” dedi.
‘Futbolcuların bacakları çarpık olur’ önyargısının çok yaygın olduğunu söyleyen Gündoğdu, annesinin bu önyargıyı yıkmak için çok fazla mesai harcadığını belirtti. Gündoğdu hem başarılı bir sporcu hem de başarılı bir öğrenci olunabildiğine dikkat çekerek, “Hiçbir zorluktan yılmasınlar, çok çalışsınlar, engellere takılmasınlar, vazgeçmesinler neler başara bildiklerini görsünler” dedi.
En anlamlı madalya 11 aylık Lina ile
Göksu Üçtaş Şanlı, Gaziantep’te anne ve babasının götürdüğü spor salonunda antrenörün yönlendirmesiyle daha iyi bir yerde eğitim almak için Bolu’ya gittiklerini belirtti. Şanlı, “5 yaşındaydım. Ailecek Bolu’ya gittik, bir hafta denediler ve kalmama karar verdiler. Ailem dönecekti benim yatılı kalmam gerekiyordu. Babam sordu,‘Kalmak istemiyorum’, dedim. Annem ‘Bak kızım kalırsan çok iyi jimnastikçi olacaksın, öğretmen olacaksın’, dedi. Bu konuşmadan sonra ‘Gidelim evimizi alıp gelelim’, dedi. ‘Kalırım siz gidin’ dedim ve 5 yaşındaydım. Annemin o gün yaptığı fedakarlığı anne olunca anladım” dedi.
Anne olduktan sonra kendini daha güçlü hissettiğini dile getiren Şanlı, kızı Lina 11 aylıkken aldığı Dünya Kupası Madalyası’nın hayatının en anlamlı madalyası olduğunu söyledi. Küçük kızlara örnek olmaya çalıştığını ifade eden Üçtaş, “Hayallerinden vazgeçmesinler, kendilerini yıkmaya yıldırmaya çalışanlara izin vermesinler, içlerindeki güce güvensinler” dedi.
‘Mahalledeki tüm erkek çocuklarını dövdüm’
Hatice Kübra İlgün, tekvandonun ne olduğunu bile bilmeden uzun bacakları nedeniyle bu spora seçildiğini söyleyerek “Erkeklerle kavga etmeyi çok seviyordum, bütün mahalleyi dövmüştüm bari dövüşe başlayayım da enerjimi burada atayım diye düşündüm” dedi. 16 yıldır bu sporu yaptığını belirten İlgün, 2012’de sakatlandığında bırakmayı bile düşündüğünü büyük imkansızlıklar çektiğini, ancak babasına olan madalya sözü nedeniyle asla vazgeçmediğini dile getirdi. İlgün, Tokyo Olimpiyatları’nda madalya almayı istediğini belirterek Türkiye’yeolimpiyatlarda kadınlar tekvandodalında ilk madalyasını getirmek istediğini vurguladı. İlgün, her kadının kendini savunmaya yetecek kadar bir dövüş sporu öğrenmesi gerektiğini söyleyerek, sporcu olmayı isteyen kadınların da kendilerine inanması gerektiğini vurguladı.