Spor ekonomisini de bilmiyoruz
Gazeteci Abdurrahman Pala, Türk sporunun nabzını tutan yazılarıyla Spor Meydanı’nda..İlk yazısını siz değerli okurlarımızla buluşturuyoruz. Aramıza hoş geldin Abdurrahman ağbi.
Yazan: Abdurrahman Pala
Başlık doğru olmayabilir. Çünkü eylemlerimizle sonuçlarımız arasında uçurum var.
Size bugün yaşanmış bir kaç olayı resmedeceğim. Farkı ve değerlendirmeleri sizi yapın.
Yaklaşık 10 yıldan önceydi
Gaziantepspor‘un da başkanı olan Vedat Kızıl aynı zaman da Milangaz bayisi
Demirören’in gaz şirketine 3 milyar lira borcu birikmiş
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören aynı zamanda kişinin alacaklısı..
Tabata ve bir futbolcuyu daha bu ikili anlaşıyor ve Beşiktaş’a transfer ediyor.
Fiyat 18.5 milyon euro.
Bu transferden sonra Vedat Kızıl’ın Demirören’e olan borcu bitti. Demirören’ de Beşiktaş takımından 100 milyonu aşan alacak sahibi oldu.
Hala;
O alacağını bağışlasın tartışmaları yapılıyor.
Aradan geçen bunca yıla rağmen bağış olmadı. Blançoda yazılı.
Bu ilişkiden bu alışverişten Beşiktaş takımından başka mağdur olan var mı?
Ben göremiyorum.
Sonucu biliyorsunuz.
Tabata Beşiktaş’ta hiç oynayamadı. 1 milyon euro ücrete bir arap takımına satıldı.
Yine o yıllarda Kasımpaşa diye bir takımda Yekta diye bir futbolcu var.
Galatasaray çok ihtiyacı var bu da değerli bir meta mış gibi 5 milyon euro‘yu veriyor. Yekta‘yı alıyor.
Yekta şimdi Antalyaspor’da ekmeğinin peşinde
Birileri o zaman parayı verdi. Birileri de aldı.
Yetmedi
İki yıl önce takım kamptayken Eren Derdiyok‘u aldı.
O da çok lazımdı herhal…
Bugün o futbolcuya “senin burada yerin yok. Kendine takım bul” deniyor.
Şimdi de rekor para saçma denilebilecek eylemi Diagne için yaptılar.
Diagne Kasımpaşa takımına “Beni alın deneyin beğenirseniz ekmeğim olsun” diye gelmiş birisi.
Bedavaya gelmiş
Bu sene parlamış tamam
Ama
Bu aşamaya gelinceye kadar Marcao’yu bulan ekip Diagne ve benzerlerini neden bulmaz da, çuvalla parayı Kasımpaşa’nın kapısına koyar anlamak mümkün değil.
Spor özellikle Futbol ekonomisini yönetmeyi de bilmiyoruz. Kim bir kulübe başkan oluyorsa önce kendisi statü ve zenginlik sahibi oluyor.
Bunun tek istisnası Ali Koç
Geldiğinde zaten statüsü vardı.
Geldi bütün Koç grubu şirketlerinin reklam bütçelerini boşalttı. Fenerbahçe’ye akıttı.
Bu aile içinde rahatsızlığa da sebeb olabilir.
Bugün kulüpler UEFA sarmalında
Hepsi FFP denetiminde sınıfta kaldılar.
Trabzonspor Başkanı itiraf ediyor.
“Verdiğimiz hiç bir sözü tutmamışız. Adamların yüzüne bakıp ne diyeceğiz”
Bu tablo böyleyken kulüplerin küçülmeye, öze dönmeye ve gençleri üretip yetiştirmeye ihtiyacı varken bonkör zihniyetle para saçmaya kimsenin hakkı yok.
Bilmediğimiz spor ekonomisi bizi bir daha yendi.
Kulüpler borç batağında
Ama
Birilerinin keyfi yerinde…