Şaşırdık Kaldık
Ülkemizde çok bilindik ve güvenilir bir baharat üreticisi firmanın ihraç ettiği bazı ürünlerde, Singapur tarafından yasaklı gıda boyası tespit edildiği konuşuluyor. Eğer iddialar doğruysa, bu yasaklı gıda boyalarını, biz de yıllardır baharat diye tüketiyoruz. Üstelik bu firmanın ürünleri, diğer baharat üreticisi firmaların ürünlerinden daha pahalı. Pahalı olan ürünlerde böyle bir usulsüzlük yapılıyorsa, ucuz ürünlerin içeriğinde ne tür kimyasalların kullanıldığını düşünmek bile istemiyorum. Gıda boyası, tatlandırıcı, aroma, kıvam artırıcı, koruyucu adı altında birçok kimyasalın gıda sektöründe kullanıldığını düşününce, olası suiistimallerin boyutu ayrı bir tartışma konusu olacaktır.
Dondurulmuş, işlenmiş, paketlenmiş tüm gıdalarda Tarım Bakanlığının izin verdiği kimyasallar, izin verilen miktarlarda kullanılabiliyor. Ancak bakanlığın bu konuda yayımlandığı yönetmeliğe uygun bir şekilde üretim yapılıyor mu? Ya da ilgili bakanlık gerekli denetimleri uygun şekilde yapıyor mu? Konuşulması gereken esas konular bunlar olmalı. Gıdalar sağlığımızı koruyan veya bozan en önemli etkendir. Bu yüzden üretim ve denetim aşamaları, insan sağlığı açısından en önemli konuların başında gelmelidir. Yine sakıncalı olduğu gerekçesiyle Avrupa ülkelerinde yasaklanan bazı kimyasalların, ülkemizde kullanıldığı iddiaları var. Sodyum benzoat, aspartam ve siklomat gibi kanserojen kimyasalların turşu ve bisküvilerde kullanıldığını söyleniyor. Gıda üretimi konusunda ruhsat verme ve denetleme yetkisi, Tarım Bakanlığının olsa da Sağlık Bakanlığının da bu konuya müdahil olması gerektiğini düşünüyorum.
Ana okulu ve ilkokul öğrencilerinin beslenme çantalarına koyulan, paket meyve sularının ne kadar sağlıklı olduğu konusunda aileler aydınlatılmalıdır. Çünkü aileler, bu ürünleri doğal meyve suyu olduğu düşüncesiyle alıyorlar. Oysa bu ürünlerin içeriğinde glikoz şurubu, aroma, çeşitli koruyucu kimyasallar ve boya bulunuyor. Yani çocuklara faydasından çok zararı dokunuyor. Okul kantinlerinde satılan ürünler için de radikal önlemler alınması gerekiyor. Böyle bir ortamda çocuklara meyve suyu yerine, meyve verilmesi daha mantıklı olacaktır.
Geçenlerde şişe suları konusunda da ortaya atılan iddialar vardı. Bilindik markaların bazılarını bırakın içmeyi, duş almanın bile sakıncalı olacağı söyleniyordu. Şebekelerden gelen suyun durumunu zaten anlatmaya gerek yok. Şişe suları konusunda yapılan resmi bir açıklamaya rastlamadım. Ancak piyasadaki suların tamamının sağlıklı olabileceğini sanmıyorum. En fazla bilinen markaların daha güvenli olacağı düşüncesinin, yanlış olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Ne yapacağımızı şaşırdık kaldık. Ot yesek ilaçlı, et yesek hormonlu, paket gıdaların durumu ortada. İçilebilecek nitelikte su bulmak giderek zorlaşıyor. Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Yapay etin ve sütün tüketim aşamasına hazırlandığı konuşuluyor. İddialara bakılırsa, bugünlerimizi aratacaklar gibi görünüyor. Yakın bir gelecekte insanlara böcek yedirme hazırlığı ayrı bir iddia konusu. İçilebilecek sağlıklı suyun bile bulunmadığı bir dünyada, galiba insanlar yaşamasın isteniyor.
Sağlık ve huzurla kalın.