Düşünelim!
Karagümrük arkada top yapıp çıkarak, rakip defansı eksik yakalayıp gol atmayı düşündü. Maça fena da başlamadılar. 1 gol yediler, Karagümrük’lü futbolcu kendi kalesine asist yaptı.90 dakika çok iyi futbol var mı, yok. Heyecanı yüksek bir maçtı ama kalite hiç yoktu. Bu da maçlara yansıyor. Maalesef Türkiye’de futbol böyle oynanıyor. Bu kervan böyle sürmeye devam eder.
Ufuk Ağca
Beşiktaş kazandı.10 kişi oynamalarına rağmen zorlanmadılar. Defansa ağırlık verip, Karagümrük’ün oyun planını bozdular. 11’e 11 oynarken, takımın standardı belliydi. Beşiktaş eksildi, Karagümrük takımı tamamen bozuldu. Genellikle maç içinde eksilen taraf karşı takımı hep bozmuştur. Bu maçta da aynısını gördük.
Maçın Hakemi Cüneyt Çakır’dı. Her zaman ki bildiğimiz Cüneyt Hocamız. Gördükleri ve görmedikleriyle yine maça damgasını vurdu. Maçta öyle pozisyonlar yaşandı ki benzer pozisyonda faul verdi, daha ağırında diğerine vermedi. 90 dakika eyyam kokan bir maç yönetti. Beklediğimiz Cüneyt Çakır. İlk yarıda net bir pozisyon da Welinton ceza sahası içinde eliyle oynadı. Babası eski hakem Cüneyt görmedi, VAR’daki babası eski hakem Hasan Ceylan‘ın oğlu Hakan Ceylan nasıl görmedi de çağırmadı? Hakemlik Camiasın da böyle aile boyu zincirleme götürüyorlar. MHK ve kurulları bu olup bitene bir şey demiyorlar. Seyirci kalıyorlar. Cüneyt Hocanın verdiği bazı kararlara kenardan Sergen Hoca kayıtsız kalamadı ve tebessüm etti. Bu köşeden Cüneyt Çakır Hocama soruyorum:
Welinton’un yaptığını rakip futbolcu yapsaydı nasıl karar verirdin? Biz de “yerse ” hep de yiyor. İlk yarı sahada az futbol, biraz da heyecan vardı. İkinci yarı sahada hiçbir şey yoktu. Kör dövüşü izlemek zorunda kaldık. Seyirci statları ve mücadeleyi özlediği için çok mutlu. Bizde futbol olmadığı için futbola yakından uzaktan ilişkisi olmayan ülkeler puan bakımından önümüze geçiyorlar. Seneye şampiyon takımımız Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynayacak…
Futbolu yöneten, muhabirler, gazeteciler, yazarlar, yorumcular hepimizin elinde. Türkiye’de futbol oynanmıyor. Birbirimizi kandırmayalım. Şapkalarımızı önümüze koyalım. Düşünelim…