Çok Bilmişler
Eski zamanlarda köyün birinde iki genç yeni evlenmişlerdi. Genç kadın yemek konusunda çok bilgili değildi. Kocası sabah ekin biçmeye giderken, eşinden akşam yemeğine sarma yapmasını istedi. Genç kadın o zamana kadar hiç sarma yapmamıştı. Tarif almak için kendisinden yaşça büyük komşusuna gitti.
Komşusu yemek tarifini anlatırken, genç kadın sürekli “biliyorum” diyordu. Komşu kadın “Son olarak güvecin üstüne kuru bir tezek kapatır, ocağa koyarsın.” dedi. Genç kadın yine “biliyorum” diyerek, evine gitti.
Tarif edildiği gibi sarmanın içini hazırladı, güzelce sardı ve güvece itinayla dizdi. Güvecin üzerine tezeği de kapattı, ocağa koydu. Yemek ısındıkça buhar tezeği yumuşattı, tezek parça parça kopup güvecin içine doldu. Durumu öğrenen genç koca komşuya sitem etmeye gitti. Komşu kadın “Senin eşin sürekli biliyorum diyordu. Bende gerçekten bilip bilmediğini anlamak için güvecin üstüne tezek kapat dedim.” diyerek genç adama maksadını anlattı.
Herkes konunun uzmanı olmuş
Tatbikî bu bir hikâye, böyle bir olay yaşanmış mı yoksa çok bilmişlere bir gönderme mi yapılmış bilinmez. Fakat şimdilerde genç yaşlı, köylü şehirli, okumuş cahil fark etmiyor herkes her şeyi çok iyi biliyor. Hele bazı konular var ki herkes konunun uzmanı olmuş. Din, siyaset ve futbol gibi konularda maalesef hepimiz çok bilgiliyiz.
Elifi görse mertek zannedecek insanlar, çekinmeden fetva içerikli paylaşımlar yapıyorlar. Nasıl olsa herkesin aklına eseni yazdığı bir, hatta birkaç sosyal medya hesabı var. Yazılanların yanlış olması çok da önemli değil, ben böyle düşünüyorum deyip işin içinden çıkıyorlar. Çok bildiklerinden değil zaten, yaşadıkları gibi inandıkları için yapıyorlar bu paylaşımları. Dini eğitim almış hocalar arasında bile derin düşünce farkları olunca, herkes kendi inancına hatta keyfine göre fetva arıyor.
Siyaset konusunda fazla söze gerek yok. Eskiden siyasi fikirler, kişinin dünya görüşüne ve ülkenin menfaatlerine göre şekillenirdi. Şimdi kişisel menfaatler ve sosyal medyada yapılan algılara göre şekilleniyor. “Bizim gibi düşünmüyorsan cahilsin, biz çok biliyoruz sen bir hiçsin. O televizyonu seyrediyorsan senden bir halt olmaz. Bizim partiye oy vermiyorsan sen bir hainsin.” gibi sözler sarf edilerek insanlar üzerinde bir tür baskı kuruluyor.
Çok bildiğini zanneden insanların en büyük yanılgısı siyasettir. Dört tane kazı güdemeyecek insanlar, dağdaki çobanı aşağılıyorlar. Başarısızlıklarının sebebini köylü vatandaşlara yüklüyorlar. Oy getirisi düşüncesi ile yardım ettikleri depremzedelere, beklentileri karşılanmayınca ağızlarına geleni söylüyorlar. Cehalet, tam da böyle bir şey olsa gerek.
Çok bilen çok yanılır
Hayatı boyunca ayağına top değmemiş insanlar, futbolcu beğenmiyorlar. Hocayı beğenmiyorlar çünkü en iyi taktiği onlar biliyorlar. Takımın her yenilgisini oyuncuya veya hocaya fatura ediyorlar. Rakibin daha güçlü olabileceğini hiçbir zaman kabul etmiyorlar. Onlara göre hakemler zaten her zaman yanlış kararlar veriyorlar.
“Çok bilen çok yanılır.” atasözü çok bildiğini zannedenler için söylenmiş olmalı. Belki de insanlar haddini bilmediği için çok şey bildiklerini zannediyorlardır. Çok bilmişliğin bir tür hastalık olduğunu söyleyenler de var. Eğer öyle ise Allah hepimize acil şifalar versin.
Sağlık ve huzurla kalın.