Çarçur Edilen Paralar
Ülkemizdeki futbol kulüplerinin borç yükü giderek artıyor. Bu yılın Ağustos ayında yapılan araştırmaya göre yalnız dört büyük kulübün borcu, 17 milyar lirayı aşmış durumda. Hiçbir kulübün gelirleri, giderlerini karşılamaya yetmiyor. Bu yüzden sürekli borçlanarak, her geçen gün borç yüklerini artırıyorlar. Bu borçların büyük bir kısmı da bankalardan alınan faizli krediler. Ödenmeyen veya ertelenen her kredi taksiti, kulübün mali tablosunu daha fazla bozuyor. Futbol kulüplerinin ödemeyi ihmal ettiği ve sürekli artan bir başka borç kalemi de vergi borçları. Ancak vergi borçlarını fazlaca ciddiye almadıklarını düşünüyorum. Çünkü Maliye Bakanlığı’nın vergi affı, vergi barışı gibi uygulamalarıyla her seferinde bu borçlarının çok büyük bir kısmı affa uğruyor.
Osman Duman
Futbol kulüpleri artan para ve kaynak ihtiyaçları için sürekli yeni arayışlar içindeler. Makbuz karşılığı bağış toplama dönemi çok gerilerde kaldı. Bazı kulüpler hala dernek statüsünde bulunsa da bir çoğu şirketleşerek, ticari faaliyetlere başladı. Kendilerine ait televizyon kanalları ve internet siteleri aracılığı ile e-ticaret yapıyorlar. Hatırı sayılır miktarlarda reklam geliri elde ediyorlar. Sponsor firma katkıları milyonlarla ifade ediliyor. Hemen her kulübün kendi ürünlerini satan mağazaları var. Kendi logo ve isimlerini taşıyan banka kredi kartı ve gsm aboneliklerinden komisyon alıyorlar. Dört büyük kulübün hisse senetleri borsada işlem görüyor. Süper Lig, Avrupa’nın en fazla seyirci sayısını elinde bulunduruyor. Stad gişeleri para basıyor demek yanlış olmaz. Gerçekten para basmaya da başladılar, artık kripto para üretiyorlar. Kripto paralar sayesinde milyonlarca dolar kazanan kulüpler var.
Bu kadar çeşitli gelir kaynağına rağmen kulüplerimiz hala borç batağında. Avrupa liglerindeki başarı durumları da gözönüne alındığında, kulüplerimizin hem sportif hem de finansal açıdan iyi yönetilmediği görülüyor. Avrupa kulüplerinin bir çoğu her yıl milyonlarca dolar kar açıklarken, bizimkiler televizyon kanallarında dilenci durumuna düşüyorlar.
Hiçbir sportif başarısı bulunmayan kulüp yönetimleri, tribünlerin istifa çağrılarını duymazdan geliyorlar. Bir iki maç kaybedince tazminatını vererek teknik direktörü kovuyorlar. Milyonlarca dolar harcayarak, takımın orasına burasına takviye yapıyorlar. Böylelikle kulübün olmayan paralarını çarçur ediyor, borç yükünü artıyorlar.
Taraftarlar kulübün her türlü başarısının, öncelikle yönetime bağlı olduğunu biliyorlar. Kulüp kasasının dolması veya boşalması, çoğu kez yönetimin becerisi veya beceriksizliği sayesinde oluyor. Aynı şekilde sportif başarı veya başarısızlık, büyük ölçüde yönetimin yaptığı transfere bağlı. Tribünler “yönetim istifa” diye bağırıyorsa işler yolunda gitmiyordur ve birilerinin gitmesi gerekiyordur.
Sağlık ve huzurla kalın.