Bu Kaçıncı Haçlı Seferi!
Finlandiya’da yeni doğan bebekler için 75 yıldır uygulanan güzel bir gelenek var. Doğuma yakın her anneye, devlet tarafından bir bebek seti hediye ediliyor. Setin içerisinde biberon hariç, bebek için gerekli tüm eşyalar bulunuyor. Anne sütünü teşvik etmek amacıyla biberon verilmiyor. Setin kutusu da bebek için yatak olarak tasarlanmış. Bebek seti önceleri yalnız yoksul ailelere veriliyordu. Daha sonra çocuklar arasında ayrım olmasın diye zengin, fakir tüm aileler bu yardımdan faydalandırıldı. Finlandiya, bebek ölümlerinin en düşük olduğu ülke olarak biliniyor. Bu başarıda bebek setinin de katkısı olduğu düşünülüyor. Bu ülkede dünyaya gelen bebekler, yine devlet gözetiminde büyütülüyor. Eğitim sistemi de diğer ülkelere göre çok farklı, ülkede herhangi bir özel okul bulunmuyor. Böylece çocuklara fırsat eşitliği tanınmış oluyor.
Ancak dünyadaki diğer bebekler ve çocuklar Finlandiya’daki kadar şanslı değil. Afrikalı bebekler yeteri kadar beslenemiyor. Birçoğu sağlıksız gıda ve kirli sular yüzünden ölümcül hastalıklara yakalanıyor. Tedavileri için donanımlı hastane ve doktor bulunmuyor. Hatta bir kısmı açlıktan ölüyor. Küçük yaştaki çocuklar ağır şartlar altında çalıştırılıyor. Kabile savaşları veya siyasi örgüt çatışmalarında ellerine silah veriliyor. Büyük bir kısmı yeterli seviyede eğitim alamıyor. Geri kalmaları ve ölmeleri için tüm şartlar hazırlanmış durumda.
Ortadoğu yıllardır eşi, benzeri görülmemiş bir vahşete ve kıyıma tabi tutuluyor.
Yerleşim merkezleri, tahrip gücü yüksek bombalarla harabeye çevriliyor. Bebeklere ve çocuklara bile yaşama hakkı tanınmıyor. Aslında söylemeye çekinseler de bu coğrafyada yaşananlar, bir tür medeniyetler çatışması. Diğer bir ifadeyle adı konulmamış bir haçlı seferi. Nitekim haçlı seferi ifadesini, ağzından kaçıran en yetkili isimler de oldu. Zaten bu insanların haçlı ordusuna karşı koyacak askeri güçleri yok. Ağır bombardıman altında ölüyorlar veya başka ülkelerde sığınmacı oluyorlar. İstedikleri de bu, bölgeyi bir şekilde boşaltmak.
Bugünlerde İsrail bir kez daha Filistin’i Müslümanlardan arındırmak için bilindik katliamlarına devam ediyor. Hristiyan ülkeler de bu katliamlara destek oluyorlar. Hastane, okul, cami, kilise ayrımı yapılmadan tonlarca bomba insanların üzerine bırakılıyor. Ağlayan bebekler, emzik yerine ağır silahlarla susturuluyor. Binlerce çocuk öldürüldü bugüne kadar, binlercesi enkaz altında ve binlercesi ölmek için sırasını bekliyor. Dini bilinci henüz oluşmamış çocukları, din adına öldürüyorlar.
Eskiden rol icabı kınama metni yayınlayan medeni ülkeler, bu sefer İsrail’e destek mesajları yayınlıyor ve bizzat destek ziyaretine gidiyorlar. Tüm insanlık bu katliamı, televizyonlardan canlı olarak seyrediyor. Ölmek üzere olan Afrikalı çocuk ve ölmesini bekleyen akbaba fotoğrafına ödül veriliyor. Aç insanlara ekmek vermiyorlar. Gazze’de su yok, elektrik yok, haberleşme imkânı yok, ilaç yok, yiyecek yok. Medeni dünyada ise merhamet yok, insani değerler ayaklar altına alınmış durumda. Kan kokusu almış köpek balığından daha tehlikeli hepsi.
Gazze’den atılan binlerce roket, katliamın başlatılması için adeta bir işaret fişeği gibiydi.
Akabinde uçak gemileri Akdeniz’e doluştu. Muhakkak ki bu uçak gemilerinin hedefi Gazze değil. Hamas denen örgüt kimin ekmeğine yağ sürmüş, kimlerin ölümüne sebep olmuştur. Ya da kimin uşağıdır, iyi sorgulamak lazım. Hedefte İran mı var dersiniz. İran şimdiye kadar hiçbir Hristiyan ülkeyle savaşmamış ve hep batılı ülkelerin iş birlikçisi olmuştur. Biz kendi derdimize yanalım.
Sağlık ve huzurla kalın.
Kalemine sağlık Osman ım. Güzel yazmışsın. Tebrik ederim.