BİZ VOLEYBOL elenenleri ÜLKESİYİZ
Türk Voleybolunun 2023 yılında ALTIN BİR YIL yaşadığını kimse inkâr edemez. Milli takımlarımızdan ERKEK olanları tarihinde ilk kez Dünya’da ilk 12 arasına girmiş, VNL 1. Ligine yükselmiş, Avrupa’daki tüm Challenge kupalarını şampiyon olarak kazanmıştır.
Bu başarılarda şüphesiz büyük payı bulunan, ki benim de zaman zaman çok sakin ve heyecansız kaldığı için eleştirdiğim baş antrenör Alberto Gİuliani kim ne derse desin TÜRK ERKEK VOLEYBOLUNUN EN BAŞARILI ANTRENÖRÜDÜR.
A MİLLİ KADIN VOLEYBOL TAKIMIMIZ ise DÜNYA GENELİNDE ALINMADIK KUPA, KATILINMAYAN TURNUVA bırakmamış ve DÜNYA 1. SIRASINA yükselmiştir.
Ancaaak, bu BAŞARILAR CEZASIZ KALMAMIŞ ve TÜRK SPORUNUN GENELİNDE YAŞANAN HASTALIK VOLEYBOLUMUZA DA BULAŞMIŞTIR.
Nedir bu hastalık?
Gömlek değiştirir gibi antrenör ve oyuncu değiştirmek. Türk Milli takımından gönderilen Giuliani İtalya’daki voleybol efsanesi Azimut Modena Volleyin başına geçmiştir. Bu hastalığın bir devamı da anlı şanlı, dünya markası voleybol takımlarımızda da yaşanmaktadır.
Cev Avupa ligi ve şampiyonlar liginde 5 yıl sonra finalinde hiiiç takımımızın kalmaması “…hayddaaa, hayırdır… ne oluyooo yaaa.” denmesine neden olmuşsa da bizim gibi eski voleybolcular durumun farkındadırlar. Bu duruma gelmemizin bir sürü nedeni vardır. Onlar nedir?
Menejer teşkliatı
Aynı Türk ekonomisinin son yıllarına düğüm atan 5’li müteahhit çetesi benzeri Voleybolumuz da 5’li çete tarafından yönetilmektedir. 1. lig ve Süperlig de yer alan oyuncu ve antrenörlerin, A ve U-23 ve diğer Milli takımlarımızın kaderi ile kederi bu menejerler ve onların işbirlikçisi antrenörler ile idareciler tarafından belirlenmektedir. Bu menejer teşkilatının işleri nasıl yönettiği konusundaki en çarpıcı örneklerden biri “onların oyuncusu veya antrenörü olmayanların iş- takım- ilk6 ve kadroda yer” bulamamalarıdır. Hatta bu teşkilatçılar işleri öyle ileri götürmüştür ki, Milli takım ve Federasyon tesislerinde kendilerine “özel odalar” bile tahsis edilmiştir. (1)
A milli Erkek takımımızdan apar topar gönderilen Başantrenörün yerine getirilen ve aslında antrenör değil bir genel menejer olan Cedric Enard’ın -3 aşamalı- transferi de bu teşkilatın işlerinden biridir. Bknz (2)
Birinci ligde birçok oyuncu ve antrenörün kadrolarında bulunması aslında bu büyük organizasyonun kanıtlarından biridir. (3)
İdare edemeyenler
Türk Voleybolunun damarlarına bulaşmış olan bu antin kuntin iş ve akçe işlerin bir diğer ayağı da idarecilerdir.
İşten anlamayan, sorumsuz, idarecilik eğitimi ve sertifikası bile bulunmayan, sahaya ve salona ayakkabı ile girip, servis arkası benchte ceket omuzda kameralara poz veren bazı idareci ve sportif direktör görünümlü tipler Türk Voleybolunun başına bela olmuş durumdadırlar. Özellikle Belediye ve bazı kamu kurumlarının kadrolarının başında bulunan, köşedeki Ganyan bayiisi sahibi, bürokratın, bakanın müşteşarın köylüsü, yeğeni, türkü barda saz çalan başkanın oğlunun kulüp başkanı olduğu kulüpler de hiç şüphesiz yukarıda anılan menejer teşkilatı ile iş yapmakta, anlamadıkları bir spor dalında, sahada ellerine top bile değdirmedikleri bir ortamda onlara teslim olmaktadırlar.
Para bitttti
Oyuncu ve antrenörlere yapılan geç ödemeler ve hatta bazen hiiiiç ödemeler de bu yanlışın bir parçasıdır. Bu ödemelerin menejerler tarafından eksik te olsa finanse edilmesi de sistemi dizayn etmektedir. Bazı büyük kulüp havasında ortada dolaşan takımlarımız bir çoğu, mahkemelerdeki icra ve alacak dosyaları içinde yüzmektedirler. Ödemelerini alamayan oyuncular ve antrenörler de haliyle kaçacak yer aramakta, kadroları ve cepleri şişkin menejerlere teslim olmaktadırlar.
Baka kalırım gidenin ardından
Şimdi sıkı durun, Cev şampiyonlar liginde son maçlarda elenen takımlarımızın yani Vakıfbank, Fenerbahçe Opet, Eczacıbaşı Dynavit ve ZiraatBankkart’ın son 5 yılda gönderdiği oyunculara bir bakalım da herkesin dudağı uçuklasın…
Çoğu tanıdık geldi Di mi.. Daha da liste uzayabilir ve onların toplamı kocaman birer takım Olabilir.
Anladık mı şimdi..?
Yazık oldu TVF’ye
ve de Başkan Mehmet Akif Üstündağ’a. Adam allem etti, kallem etti. Ordan oraya gitti geldi, Cev başkanını yemeğe çıkarttı, İtalyan Federasyonu ile işbirliği (aslında bizi yenmeyin sakın haaa…) anlaşması imzaladı, saat verdi ama bu İtalyanlar bize fena madik attı. Erkek ve kadınlarda 5 maç oynadık, zar zor bir 1 galibiye alabildik ve de tüm şampiyonalardan bunlar yüzünden elendik.
CEV şampiyonlar ligi finallerini Türkiye’ye aldırdı. Hangi şehirde oynanacak hala belli değil ama olsun.. Bence hiiç oynatmayıp, İtalya’ya hediye edelim derim. Hadi bu da işbirliğimizin bir armağanı olsun falan diye de kıvırtalım. Ne yapacak millet..? Gidip İtalyanların Voleybol şovunu mu izleyecek? Geri verin gitsin, evlerden uzak olsun, bu sene bize yar olmadı bari onlar sevinsin.
Ne dedik başlıkta > Biz Voleybol elenenleri Ülkesiyiz.
Hadi görüşürüz, kendinize bakın, kafanızı üşütmeyin, içinde beyniniz olduğunu
unutmayın. Enseyi karartmayın, bu işlerde olanların tümüne de “ Allah akıl fikir versin, bu
da size ders olsun..” diyerekten bitirelim.
Hepinize sevgilerimle
Dr. Eski Voleybolcu
NOT:
- Okuynz; https://www.nobelyayin.com/yazar-a-selcuk-tuna-23993/
Hadi bakiiimmm…
Harika bir yazı olmuş. Elinize, emeğinize ve yürağinize sağlık. Sanırım birileri ders almıştır. Ne diyeyim yolları açık olsun.