Üzülmek yok, favori taraf kazandı!

Üzülmememiz gereken bir mağlubiyet… Çünkü Avrupa’nın şu sıralar en formda takımıyla karşılaştık ve kaybettik. İtalya’nın muazzam baskısı karşısında, değil futbol oynamak, ayağımızda top bile tutamadık. Tesellimiz ilk 45 dakika skoru oldu ! Gollerin geldiği ikinci yarıda İtalya, harika futbolunu 3 gole süsledi. Biz ise bu harika takımı sadece seyrettik!

Bir haftadır sürekli bu İtalya takımının ne kadar iyi olduğunu söyleyip, kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına hiçbir şansımızın olmadığını ifade ediyordum. Haksız çıkmadım. 27 maçtır yenilgi yüzü görmeyen ve son 8 maçta kalesini gole kapatan Mancini’nin öğrencileri, EURO2020’nin açılış maçından öyle bir futbol oynadılar ki, sahadan 3-0’lık skorla galip ayrılmalarının yanı sıra,  “Biz bu turnuvanın en büyük favorisiyiz” mesajını da fazlasıyla verdiler.

İtalyanların baskısı korkunçtu 

Bu İtalya Milli Takımı’nı takımını güçlü kılan en önemli özellik, ikinci ve üçüncü bölgede yaptıkları muazzam baskı (pres). Bu akşamki 90 dakikada Bizim Çocuklar da bu baskıya (prese) fazlasıyla maruz kaldılar. Bunun için Merih ve arkadaşları, topu rakip sahaya taşıma konusunda büyük sıkıntı yaşadılar. Topu ileri taşıyamadığımız için, bir türlü oyun kuramadık…

İtalya’nın rakibi boğan baskısı karşısında ilk 45 dakikanın büyük bölümü bizim sahamızda oynandı. Ne var ki ev sahibinin bu baskılı oyunu, kendilerine çok arzuladıkları golü getirmedi. Oyunu kendi sahamızda kabul ederek oynadığımız için, rakibe pek boş alan vermedik. Ayrıca ikili pozisyonlarda da İtalyanlara geçilmedik.

Kenan ve Zeki’nin gayretleri

Ev sahibi özellikle sol koridoru Spinazzola ve İnsigne ile etkili kullanıp, gol pozisyonu üretmeye çalıştı. İtalyanların bu ikilisini,  Kenan ve Zeki ile etkisiz kılmak için büyük çaba harcadık . İlk 45 dakika skoru 0-0 sonuçlandıysa, bunda Kenan ve Zeki’nin paylarının büyük olduğunu ifade etmeliyim. Ayrıca Chiellini’nin kafasını çıkartan Uğurcan da, İtalyanların kaleyi bulan şutlarında iyi yer tutarak rakibe gol şansı tanımadı.

İlk 45 dakikada İtalyanların muazzam baskısı karşısında, topu ayağımızda tutamamamız gecenin en büyük sorunuydu. Böyle bir tehlike karşısında Milliler hiçbir hazırlık yapmamış. Topu rakip sahaya taşımada ciddi bir organizasyon sorunu yaşadık. Merkezde oynayan ikiliden Okay ve Ozan kayıptı. Hakan Çalhanoğlu ise var mıydı yok muydu pek anlaşılmadı. Aynı ifadeyi Yusuf için de kullanabiliriz.

İkinci yarıda çözüldük

İkinci yarıya Cengiz ile başlamak doğru bir tercih oldu. Zaten bu Cengiz’in kanat oyuncusu olarak ilk 11’de başlaması bir zorunluluk. Cengiz’in oyuna girmesiyle, biraz kıpırdanır gibi olduk. Ancak orta saha hakimiyetini elinde tutan İtalya, skor avantajını yakalamak için daha da baskılı oynamaya başladı. Bu baskı ev sahibine 15 dakika içinde 2 gol birden getirdi. 79’da İnsigne skoru 3-0 yaptı… İlk golü kendi kalemize atmamız bir şansızlıktı. Biz atmasaydık, onlar zaten atacaklardı…

Şampiyonaya 3-0’lık mağlubiyetle başlamak elbette iyi bir sonuç değil. Ancak bizim için İtalya maçı, hedef maç özelliği taşımıyordu. Bizim için hedef maçlar; Galler ve İsviçre. Bu 90 dakikalardan alınacak 4 puan bizi gruptan çıkartır. Ancak bu 4 puan için, futbol oynamayı düşünmemiz gerekiyor. Futbol oynamayı düşünmeden, sadece uzun paslara dayalı kotralarla ya da rakiplerin yapacakları hataları değerlendirerek gol atmayı hedeflemek beraberinde hayal kırıklıklarını getirebilir.

Sonuç odaklı bir futbol elbette önemli ama futbol oyununu oynama becerisini de göstermek gerekiyor. Bunun da yolu galiba TAKIM olmaktan geçiyor. Bu gece Mancini’nin İTALYA’sı bunun dersini hepimize verdi !