DOLAR 32,3374
EURO 34,8108
ALTIN 2.390,60
BIST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Açık
İstanbul
19°C
Açık
Pts 21°C
Sal 24°C
Çar 19°C
Per 17°C

Efsanenin izinde hedefe doğru…    

Efsanenin izinde hedefe doğru…      
05.02.2021
A+
A-
Sahalarımızın unutulmaz ismi Ertül Cankılıç’ın yeğeni olan başarılı jokey Ayhan Kurşun,  Atlar ve yarışlar dışında kendimize dair fazla bir alan yaratmak mümkün olmuyor. Bir boşluk bulduğum zaman yüzüyorum beni çok rahatlıyor. Hatta “iyi bir yüzücüyüm.” diyebilirim.

Covid-19 önlemleri kapsamında yarışların ertelenmesi nedeniyle uzun bir süre pistlerden uzak kaldın.  Bu süreçte kendini nasıl hazır tuttun?

O sıkıntılı dönemin büyük bir çoğunluğunu Ankara’da geçirdim, fiziksel ve zihinsel olarak oldukça zorlu bir deneyimdi benim için. İdmanlarımı hiç aksatmamaya gayret gösterdim çünkü yarışlar yeniden koşmaya başladığında tam kapasitemle hazır vaziyette olmak istiyordum. Beslenme düzenimi yeniden gözden geçirdim. Karantina nedeniyle hareket kabiliyetimizin kısıtlanması kilomu kontrol etmeyi benim için biraz güçleştirdi fakat çizmiş olduğum plana sadık kalarak bunun üstesinden geldim. Evim ile çalışmalarımı yaptığım hipodrom haricinde dışarıyla olan temasımı kestim. Virüsten korunabilmek adına kendimi eve kapadım diyebilirim.

Jokeyliğe başlangıç serüvenini öğrenebilir miyiz? Bu mesleği seçmeye nasıl karar verdin?

Çok ufak yaşlarımda bu yola girdim diyebilirim. Rahmetli babam sıkı bir yarışsever idi. Neredeyse tüm yarışları takip ederdi. Atlara karşı muazzam bir sevgi beslerdi. Geçmiş dönemlerde sahalarda başarıyla at binmiş olan jokey ErtülCankılıç’ın da dayım olması benim mesleğe adım atma sürecimi kolaylaştırdı. Kendisine derin bir hayranlık besliyordum, benim için bir idoldü diyebilirim. Onun gibi olmak ve at binmek istiyordum. Bu vesileyle 2004 yılında Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi’nde kursiyerlik serüvenim başladı.

“Dayımın vermiş olduğu tavsiyeler bana birçok yarış kazandırdı”

Türk atçılığının derbisi Gazi Koşusu’nu4 kez kazanma başarısı gösteren unutulmaz jokey Ertül Cankılıç’ın yeğeni olmak seni nasıl etkiliyor? Üzerinde bir baskı oluşturuyor mu?

Ertül Cankılıç gibi bir ismin yeğeni olmak üzerimde kesinlikle negatif bir durum yaratmadı. Aksine, geçmişte sergilemiş olduğu örnek duruşu ve başarılı kariyeriyle camia içerisinde sevilen bir insan olması benim için çok olumlu bir referans kaynağı oldu. Bu sebeple dayımın böyle bir isim olması üzerimde baskı yaratmıyor. Zaten kendimi hiçbir zaman onunla kıyaslamadım, ben kendi çizdiğim yolda ilerlemeye gayret gösteriyorum. Ancak tabi ki de dayımın tecrübelerin yararlanıyorum. Bana vermiş olduğu tavsiyeler bugüne kadar çok işime yaradı.

2019 Gazi Koşusu’nda JiminyCricket gibi iddialı bir at ile son anda yarış dışında kalarak Gazi hedefinizi gelecek dönemlere bıraktın. O anda neler hissettin?

Yarış öncesinde JiminyCricket’e gerçekten çok güveniyordum. Kendisiyle ilk kez Yarış severler Koşusu’nda birlikte mücadele etme şansı yakalamıştım. Mesafeci bir at olduğunu daha ilk dakikada anlamıştım. Yarış severler Koşusu kısa mesafe bir yarıştı ve atım teşviklerime hiç cevap vermiyordu. Son düzlüğe gelene kadar bir kulvar bulabilmek adına insan üstü bir çaba gösterdim ve kendimizi ikinciliğe güçlükle attık. Koşunun ardından safkanın ilgililerine bu atın mesafeci olduğunu ve bir sonraki koşacakları yarışın kesinlikle uzun mesafeli olması gerektiğini aktardım. Bunun üzerine 2100 metre mesafeli Büyük Kulüp Koşusu’nda boy gösterdik ve çok kolay bir birincilik elde ettik. Uzun mesafede böylesine rahat bir şekilde galip gelince Gazi öncesinde JiminyCricket’e olan inancımız daha da artmıştı fakat geçirdiği talihsiz kaza sonucunda yarışçılığımızın Derby’sinde boy gösteremedik. Bu durum hem beni hem de atın ilgililerini fazlasıyla üzdü. Ancak sonrasında aynı gün King Of The Sun ile G1 Anafartalar Koşusu’nu kazanmak bu üzüntümü unutturdu. Bir yerden gitti bir yerden geldi diyebiliriz.

 “Çok çalışıp kazandığım başarılarla adımı tarihe yazdırmak istiyorum”

Kariyerinin başlarında kendine rol model olarak gördüğün bir isim (veya isimler) var mıydı?

Mesleki olarak ilham kaynağım dayımdır (Ertü lCankılıç). Çocukluk dönemimden bu yana idolüm kendisidir. Dayım müthiş bir jokeydi, kazandığı başarılarla bunu istatiksel olarak da kanıtlamıştır. Bugün sahalarda jokeylik mesleğini icra etmemde Ertül Cankılıç’ı örnek almamın büyük etkisi vardır. Onun gibi başarılı bir kariyere sahip olabilir miyim bilemiyorum ancak çok çalışarak ben de kazanabildiğim kadar çok başarıyı haneme yazdırmak niyetindeyim.

Birçok meslektaşının aksine bir jokey için uzun sayılabilecek bir boy ölçüsüne sahipsin. Bu durum biniş stilini ne ölçüde etkiledi? Bu senin için bir avantaj mı dezavantaj mı?

Boyumun genel anlamda beni olumsuz etkilediğini söyleyemem. Hatta bazı iri cüsseli atlara daha rahat binebiliyorum bu sayede. Bizim işimiz daha ziyade kiloyla alakalı olduğu için rutin hale gelen beslenme düzenime dikkat ettiğim sürece bir sıkıntı yaşamıyorum.

“Tüm jokeylerin yeniliklere açık olması gerekiyor”

Son dönemde biniş stili denilince akla ilk Gökhan Kocakaya’nın ismi geliyor. Birçok genç isim katıldığı yarışlarda bu yeni stili kendilerine adapte etmeye çalışıyor. Sence biniş stili konusunda farklı şeyler denenmeli mi yoksa eski usulden şaşılmamalı mı?

Biniş stili konusunda jokeyler olarak yeniliklere açık olmamız gerektiğini düşünüyorum. Gökhan Kocakaya’nın geliştirmiş olduğu stil özellikle Arap atlarında çok işe yarıyor ve zaman zaman ben de aynı metodu kullanıyorum. Eskiden yalnızca klasik yöntemlerle at biniliyordu. Şimdi ise teknolojinin de yardımıyla tüm dünyadan farklı jokeylerin tercih ettiği türlü stilleri gözlemleyip kendimize adapte etme imkanımız oluyor. Bu durumun biz jokeyler için avantaj olduğunu söyleyebilirim. Ancak yeni bir duruş, farklı bir stil uygularken bunun doğru bir şekilde yapıldığından da emin olunması gerekiyor. Aksi takdirde olumsuz durumlar ortaya çıkabilir.

“Şu yarışı kazanırsam kariyerimde istediğim noktaya geleceğim” dediğin ya da galip gelmeyi hayal ettiğin bir koşu var mı?

Bütün koşular benim gözümde ayrı öneme sahip, sonuç itibarıyla hepsini kazanmak için piste çıkıyorum. Ancak Gazi Koşusu’nu kazanmanın bana seviye atlatacağını düşünüyorum. Diğer tüm meslektaşlarımın da büyük çoğunluğu benimle aynı hayali paylaşıyordur. Kazanmak genel anlamda mükemmel bir his ve bir de bu koşu Gazi olursa o zaman bu duygu apayrı olur kanaatindeyim. Sağlığım el verdiği takdirde kariyerimin bir bölümünde bu prestijli zaferi elde edeceğime inanıyorum.

 Bundan sonrası için hedeflerin neler? Yol haritanda yurt dışı var mı?

Daha önce yurt dışında bizleri temsil eden jokey arkadaşlarım oldu ve son derece başarılı neticeler elde ettiler. Bu gerçekten kazanılması zor bir şey. Yabancı bir ülkede başarıyla bir yarıştan ayrılmak için her şeyden önce iyi bir ekibe sahip olmanız gerekir. Dünyadaki başarılı jokeylerin tamamına baktığımızda bunu görürüz. Kısa vadede yurt dışı ile ilgili bir planlama yapmadım, belki ilerleyen yıllarda ben de diğer arkadaşlarım gibi ben de ülkemi temsil etme gururunu yaşarım.

 “Çocuğumu kucağıma aldığım ilk dakikadan itibaren her şeyin farklı olacağını anladım”

Yakın zamanda babalık sevincini yaşadın. Bu nasıl bir duygu? Böylesine önemli bir olayın mesleğine olumlu yönde katkı yapacağını düşünüyor musun?

Baba olmak bir erkeğin hayatı boyunca yaşayabileceği en özel duygulardan bir tanesiymiş. Bunu birçok insan söylerdi ancak yaşamadan idrak edilebilecek bir şey değil. Onun sorumluluğunu almak hayata karşı olan bakış açımı değiştirdi. Zaten çocuk öncesinde de mutlu bir evliliğim vardı. Çocuk da bunu taçlandırdı, baba olmak üzerime bir olgunluk getirdi. Aile yaşantısında huzurlu olursanız bu performansınıza da olumlu yansıyor. Mesleki olarak her zaman olduğu gibi aynı ciddiyetle mücadelemi vereceğim, yeni doğan oğlumun bana getireceği şans ile birlikte nice başarılar elde edeceğimi düşünüyorum.

Biraz da hipodrom dışındaki Ayhan Kurşun’a değinelim. Boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun? Bir hobin var mı?

Atlar ve yarışlar dışında kendimize dair fazla bir alan yaratmak mümkün olmuyor. Gerçekten çok yoğun bir programın içerisinde oluyoruz. Bir boşluk bulmam takdirinde anlık olarak değerlendiriyorum fakat bu çok sık olmuyor. Yüzmek beni çok rahatlıyor. Hatta “iyi bir yüzücüyüm.” diyebilirim. Vücudumu da dinlendiriyor ve yarışlardaki performansıma olumlu yansıyor. Bu nedenle yüzmek at binmek haricinde en yoğun olarak zaman harcadığım uğraşımdır.

 Jokeylik mesleğini seçmeseydin ne olmak isterdin?

İlkokulda öğretmenimiz sınıf arkadaşlarıma ne olmak istediklerini sorduğunda genel olarak doktor, mühendis veya polis gibi meslekler yanıt olarak verilirdi. Ben ise “jokey olmak istiyorum.” derdim ve herkes şaşırırdı fakat durum benim için bundan ibaretti. Başka bir iş yapmaya hiçbir zaman düşünmedim, aklımdan dahi geçirmedim. Jokeylik hayalleriyle büyüdüm ve şu anda da hayalimi yaşıyorum.

Mesleği sonlandırmak için kendine belirlediğin bir yaş aralığı var mı?

Zamanın ne getireceğini kesinlikle bilemeyiz. Hiç beklenmedik durumlar, sakatlıklar bir anda önümüze çıkabiliyor ne yazık ki bunlar jokeylik mesleğinin doğasında olan şeyler. Özellikle 40 yaşından sonra bedenimizde yaşayacağımız olası ciddi yaralanmaların geri dönüşleri daha zorlayıcı oluyor. Belli bir yaştan sonra vücudun kendisini yenilemesi normalden kat be kat fazla zaman alıyor. Uzun yıllar boyunca mesleğimizi icra etmiş olan ve halen at binen abilerimize sonsuz saygı duyuyorum ancak şahsi fikrim alttan gelecek genç arkadaşlarımıza da yol açmak adına sahalara veda etmek için en uygun zaman aralığının 45-50 olduğu yönünde.

“Umarım yarış severlerimizle en kısa sürede tekrar buluşuruz”

 Son olarak neler söylemek istersin?

2020 yılında başta Covid-19 salgını olmak üzere birçok talihsiz olay yaşadık. Pandemi kapsamında uzun süredir yarış severlerden yoksun bir şekilde mücadele veriyoruz. Onlar olmadan yarışlardaki coşku bir hayli eksik kalıyor. Umarım yeni yılda seyircilerimiz tribündeki yerleri alabilir, onları gerçekten özledik.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.