Sürdürülebilir başarı için liderlik konferansı
İspanyol ekibi Real Madrid’in Portekizli teknik direktörü Jose Mourinho, takımındaki Türk oyunculardan Mesut Özil’in gelir gelmez takıma girdiğini, ancak Nuri Şahin ve Hamit Altıntop’un sakatlıklar nedeniyle iyi bir sezon geçiremediğini söyledi.
Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Sürdürülebilir Başarı İçin Liderlik Konferansı”’nda sunucu Acun Ilıcalı’nın sorularını yanıtlayan Portekizli çalıştırıcı, Real Madrid’de İspanyol oyuncudan çok Türk oyuncu olduğunu kaydederek, “Türk oyuncular çok iyi çocuklar. Haklarında sadece iyi şeyler söyleyebilirim. Sportif başarı konusunda Mesut gelir gelmez, kazananlardan oldu. Real Madrid gibi bir kulüpte bu çok zordur. Çünkü zafer hepimize bağlı” dedi.
Nuri ve Hamit’in önemli sakatlıklarla takıma geldiğini vurgulayan Mourinho, “Nuri ve Hamit iyi bir başlangıç yapmadılar. İyi başlangıç yapmadığınız zaman da iyi bitirmeniz zor olur. Onlar önemli sakatlıkla geldiler. Diğerleri çalışırken onlar bir ameliyattan diğerine gidiyorlardı. Ekip geliştikçe başka oyuncular da geliyor, başarılı oluyorlar. Sakatlar için durum zorlaşıyor. Zor bir dönemden geçtiler. Acaba bu durumlarını geriye döndürebilecekler mi? Çünkü iyi oyuncular” diye konuştu.
Jose Mourinho, Mesut’un Barcelona’ya gidecekken kendisinin devreye girmesiyle Real Madrid’e geldiğinin belirtilmesi üzerine, “Ben onunla telefonda konuşurken ‘Real Madrid’e geleceğim’ diyene kadar telefonu kapatmasına izin vermedim” ifadelerini kullandı.
“FENERBAHÇE, BANA TEKLİFTE BULUNAN İLK YABANCI TAKIMDI”
Sinpaş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, Jose Mourinho’nun 2003 yılında Fenerbahçe’den teklif aldığını kendisine söylediğini aktarırken, araya giren Acun Ilıcalı’nın, “Fenerbahçe’ye gelmeme yanlışını nasıl yapmış?” demesi, salonda gülüşmelere neden oldu.
Esprili bir şekilde “Daha çok gençtim” diyen Mourinho, “Porto’yu çalıştırıyordum. O yıl UEFA Kupası Şampiyonu olmuştuk. Fenerbahçe bana teklifte bulunan ilk yabancı takımdı. Ama bir duygu geldi içimden ve Porto’da kaldım. Ardından da Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduk” ifadelerini kullandı.
“ARDA’NIN BENDEKİ ALGISI POZİTİF OLDU”
İspanya’da Atletico Madrid forması giyen Arda ile ilgili övgü dolu sözler kullanan Portekizli çalıştırıcı, milli futbolcunun iyi oynayıp takımında önemli bir oyuncu konumuna geldiğini vurgulayarak, “Şampiyonlar Ligi’nde oynamadı ama UEFA Avrupa Ligi de tüm dünyada yayınlanıyor. İspanya’da iyi bir imaj yarattı, yetenekli bir oyuncu olarak tanındı. Türkiye’nin dışındaki ilk yılıydı ve tamamen farklı bir kültürde yaşadı. Bendeki algısı pozitif oldu” diye konuştu.
Acun Ilıcalı’nın, “Bu sezon tüm Real Madrid-Barcelona maçlarına gittim. Barcelonalı taraftarlar sadece Mourinho ile ilgileniyorlar” demesi üzerine Portekizli teknik adam, karşılaşma sırasında sadece maça konsantre olduğunu, seyircilerin kendisini etkilemediğini söyledi.
“Maç sırasında duygulara yer yok, vaktim de yok. Etrafta olup biteni anlamaya vaktim yok” diyen Mourinho, “Oyuncularımın en iyi performansı sağlamasına yardımcı olmaya çalışıyorum. Sizin dediğiniz duyguları almıyorum. Maçtan sonra dostlarımdan öyle şeyler duyuyorum ki, ‘etrafında şunlar oldu’ diyorlar. Ama stattaki 90 bin kişi beni etkilemiyor” diye konuştu.
“SÜREKLİ DİNLEMEK ZORUNDAYIM AMA KARARI BEN VERİRİM”
Birlikte çalıştığı insanları dinlediğini anlatan Portekizli teknik adam, “Sürekli dinlemek zorundayım ama kararı ben veririm. Konuya ilişkin bilgime güveniyorum. Birlikte çalıştığım arkadaşlarım, oyuncularımın her biri benim için önemlidir. Baskı altında daha iyi oluyorum. Baskı geldiğinde mümkün olabilecek en iyi durumda olduğumu hissediyorum” dedi.
Mourinho, “İstatistiklere göre mi, duygularınıza göre mi takım kurarsınız?” şeklindeki soru üzerine ise şunları söyledi:
“Futbolda istatistikler rakamlardır. Rakamlara istediğiniz önemi siz atfedersiniz. Oyun bilgisi, bir durumu analiz etme yetisi en önemli şeylerdir. Futbol pek çok şey anladığını zanneden insanlarla dolu. Halbuki hiçbir şey anladıkları yok. Ama eleştirel olmak, oyunun bir parçası olmak istiyorlar. Onun için de oyunun bazı unsurlarını kullanmaya çalışıyorlar. Şampiyonlar Ligi finalinin rakamlarına baktığınızda 90 dakikada 17 korner kullanan Bayern Münih’in kazanması lazımdı. Chelsea ilk kornerini 89. dakikada attı ve gol oldu. İstatistikler size bir eğilim gösterir, ama eğilim oyunun salt gerçeği değildir. Her oyunun bir bilinmeyen tarafı vardır. İstatistikler ve diğer bilimlerden yardım alarak bu bilinmeyeni azaltabilirsiniz. Ancak oyun sizin kontrol edemediğiniz durumlarla dolu. Maça istatistikleri ve farklı bilgileri değerlendirerek takımı hazırlıyorum. Ama hakem düdüğü çalınca farklı bir ortam ortaya çıkabiliyor. Orada sizin kendi oyun bilginiz, duygusal aklınız devreye giriyor.”
Yaptığı işlerde adil olmayan bir şeyi sevmediğini kaydeden Mourinho, “Ben kaybettiğim vakit adil yenilen bir kişi olurum. Bayern Münih’e penaltılarla elendiğimizde çok üzüldüm, ama şikayet etmedik. Bayern Münih’in soyunma odasına gidip onların sevinciyle mutlu olmaya çalıştım. Oyuncularıma da ‘Onların soyunma odasına gidin, onların ne kadar mutlu olduğunu görünce siz de mutlu olacaksınız’ dedim” şeklinde konuştu.
“PLAY-OFF SİSTEMİ DENENEBİLİR AMA BEN HİÇ PLAY-OFF SİSTEMİNDE ÇALIŞMADIM”
Türkiye ligini yakından takip edemediğini, sadece çok sayıda Portekizli futbolcunun oynadığını bildiğini ve Beşiktaş’ın bazı maçlarını izlediğini aktaran Mourinho, Türkiye’de bu sezon uygulanan Play-off sistemiyle ilgili görüşünün sorulması üzerine de şunları söyledi:
“Birtakım işler iyi gitmezken, deneme yapmak gerekir. Denemeden bilemezsiniz. Aksi takdirde hiçbir şey değişmez. İspanya’da şu an güzel bir lig var. Statlar dolu, televizyon hakları çok pahalı. Bu sezon bazı maçları öğlen saat 12’de oynamaya karar verdik ki Asya televizyonlarında ‘prime time’da gösterilebilsin diye. Türkiye’de belki insanlar daha fazla şey bekliyorsa, rekabet yeterli değilse, başka çözümler aranabilir. Yeni durumların analizini yapmak gerekir. Değiştirmek gerekiyorsa değişir. Ama ben hiç Play-off sisteminde çalışmadım.”
“FUTBOL BANA ÇOK ŞEY VERDİ AMA BENDEN ÇOK ŞEY DE ALDI”
Portekizli çalıştırıcı, futbolun kendisine çok şey verdiğini ancak kendisinden çok şey de aldığını dile getirerek, “Futbol bana tüm hayallerimi verdi. Çocukluğumdan beri futbolda başarılı olma hayalim vardı. Futbol bana bunu verdi. Ekonomik kazanç verdi. Hayatımın geri kalan kısmında sorun yaşamayacak kadar ekonomik fayda getirdi. Çocuklarım için gelecek planlayabildim. Fakat benden özel hayatımı aldı. Basit şeyleri yapabilme yeteneğimi kaybettim. Mesela, çocuklarımla sokakta rahatça yürümek, tatilde bir sahilde gezebilmek, sinemaya, mağazalara gitmek, rahatsız edilmeden bir restoranda yemek yemek istiyorum. Bir tek evimin mahremiyeti bana kaldı” şeklinde konuştu.
Portekizli teknik adam, eşinin futbola ilgisi konusunda ise “Karımın en güzel özelliği; futbolu bilmez ve futbolu sevmez. Yılda bir kez stada gider, o da son gün şampiyonluk için” sözleriyle davetlileri güldürdü.
TOPBAŞ: “GELECEK 10 YIL İÇİNDE DÜNYANIN ŞEKİLLENMESİNDE SÖZ SAHİBİ OLACAK 4 ÜLKEDEN BİRİ TÜRKİYE OLACAK”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye’nin fırsatları gören ve değerlendiren bir lidere sahip olduğunu söyledi. Konferansın konusunun, sürdürülebilir başarı üzerinde liderlik etkisi olduğunu vurgulayan Topbaş, Seul Belediye Başkanı’nın yaptıkları bir görüşmede kendisine, “Gelecek 10 yıl içinde dünyanın şekillenmesinde söz sahibi olacak 4 ülkeden biri Türkiye olacak” dediğini aktarırken, “Başarılı olabilmek için fırsatları görmeli ve fırsatları değerlendirebilmelisiniz. Türkiye’nin ulaştığı noktaya bakarsak, demek ki Türkiye, fırsatları gören ve değerlendiren bir lidere sahip” diye konuştu.
Topbaş, İstanbul’un 2 bin 700 yıl boyunca 3 büyük devletin merkezi ve dünyanın yönetildiği yer olduğunu vurgulayarak, kendilerinin de bugün yeniden İstanbul’u dünyada etkin hale getirmek için mücadele ettiklerini, son 8 yılda da 35 milyar dolar yatırım yaptıklarını kaydetti.