Sporda Kara Leke
Sporda bir süredir ivme kazanan ırkçı saldırıların hedefinde, geçtigimiz hafta Başakşehir yardımcı antrenörü Pierre Webo vardı.
Saldırıyı yapan ise maçın dördüncü hakemi Romen Sebastian Coltescu. Olayın üzücü olması kadar, hakeme ve ırkçı saldırılara karşı koyulan tepkiler sevindiriciydi.
Son yıllarda, Avrupa liglerinde mücadele eden futbol takımlarının kadrolarındaki siyahi oyuncu sayısında belirgin bir artış var. Buna paralel olarak siyahi oyunculara yapılan ırkçı saldırılarda da bir artış söz konusu. Oysa Avrupa’da bir çok ülkenin milli takımında bile siyahi oyuncular var artık. Fransız milli takımında kaç Fransız oyuncu kaldı? Futbolcuların tamamına yakını Afrika kökenli. Avrupa liglerinde siyahi oyuncuların performansı sayesinde maçlar daha renkli geçiyor. Basketbol ve atletizm gibi önemli spor dallarında siyahi oyuncuların tartışılmaz başarı ve sayısal üstünlüğü var.
Siyah tene sahip olanlar da beyazlar gibi farklı milletlerden oluşuyor. Fakat beyazlar onları tek kalemde toplayıp milliyet farkı gözetmeksizin hepsini siyah olarak nitelendiriyor. Dilleri ve dinleri beyazlarınki ile aynı olsa bile, beyazlar onları her fırsatta aşağılamaktan geri kalmıyor. Durum böyle olunca tek bir siyahiye yapılan ırkçı saldırıyı tüm siyahlar kendilerine yapılmış sayıyor. Bütün siyahlar bu saldırılar sebebiyle, ortak bir paydada birleşiyor.
Asırlardır siyah tenli insanlar, teni beyaz fakat vicdanı kara insanlar tarafından insanlık dışı muamelelere tabi tutuldu. Alınıp satıldı, dövüldü, tecavüze uğradı, en zor şartlarda karın tokluğuna çalıştı, karşı koyanlar öldürüldü. Ķöle tüccarlarının eline düşmeyenler ise kendi ülkelerinde köle oldu beyaz adamlara. Avrupa’da sömürge sahibi olmayan ülke yok gibiydi. Afrika’nın tüm zenginliklerini ülkelerine taşıdılar. Sömürdükleri ülkelerin insanlarını açlığa mahkum ettikleri gibi bir yudum temiz suyu bile onlara çok gördüler. Bugün bile Amerika ve Avrupa’da kanunlar önünde tüm insanlar eşit sayılsa da özellikle Amerika’da siyahlar potansiyel suçlu olarak görülüyor.
Benzer durum Avrupa’da, özellikle Almanya’da Türklere karşı da mevcut. Gün geçmiyor ki bir Türk Avrupa’da ırkçı saldırıya uğramasın. Her fırsatta bu insanlar aşağılanıyor, sokak ortasında infaz ediliyor. Dünya üzerindeki tek ırkçılık çeşidi deri rengiyle sınırlı değil elbette. Ancak sporda ırkçı saldırılar daha çok siyahları hedef alıyor.
Emperyalist ülkeler sömürgecilik ve ırkçıktan beslenirler. Her ne kadar medeni olduklarını iddia etseler bile tarihleri masum insanların kanı ve gözyaşıyla ıslanmış sayfalarla doludur. Karanlık geçmişlerine rağmen kendilerini medeni dünyanın mimarı olarak görürler. Kendi aralarında oluşturdukları uluslararası platformlarda, başka ülkeleri insan hakları ihlali ve soykırım suçlamalarıyla sindirmeye çalışırlar. Hiç bir tarihi vesika bulunmamasına rağmen, ülkemizi de Ermeni soykırımı iddialarıyla suçluyorlar. Oysa yakın bir geçmişte Ermenilerin, Karabağ’da yaptıkları katliama sessiz kalmışlardı.
İnsan hakları konusunda 1776 yılında yayımlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde “Tüm insanlar eşit yaratılmıştır ve aralarında yaşam, özgürlük ve mutluluğunu arama hakkı Tanrı tarafından onlara verilmiş, onlardan ayrılamaz belirli haklara sahiptir. Eğer herhangi bir devlet bu hakları ortadan kaldırırsa, onu değiştirmek veya yok etmek insanların hakkıdır.” ifadeleri yer alıyordu. Oysa bu bildirgenin yayımlandığı tarihte siyahlar köle olarak çalıştırılırken, toprakların esas sahibi olan Kızılderililer katlediliyordu. Medeni Haklar Yasası ile 1964 yılında ırkçı ayrımcılık yasaklanmıştır. Buna rağmen Amerika’da halen radikal ırkçı gruplar faaliyet göstermektedir. Bu durum siyahları rahatsız ettiği kadar, duyarlı beyazları da rahatsız ediyor. İnsan hakları ve ırkçılık konusunda Amerika ve Avrupa’nın karnesi hiç bir zaman geçer not almamıştır. Sporda siyahi sporcuların başarısına muhtaç hale gelen ülkelerin geleceği de belki bu insanların elindedir.
Irkçılığa karşı fert ve toplum olarak dayanışma içerisinde mücadele etmeliyiz.
#NoToRacism
Sağlık ve huzurla kalın.