Sporda Hırsızlık
Sporda etik olmayan davranışların başında doping, şike ve şiddet olayları gelmektedir. Hemen her sporcunun, yaptığı sporla uyumlu beslenme programı uygulaması, vitamin ve mineraller içeren gıda takviyeleri alması gerekiyor. Bunlarla yetinmeyip başarı ve kazanma hırsı yüzünden doping içerikli ilaçların sporcular tarafından sıklıkla kullanıldığını basından okuyoruz. Bu hırs yalnız müsabaka kazanımlarını değil, yüklü miktarlarda parasal kazançları da içeriyor. Doping yapan sporcu bu yolla haksız kazanımlar sağlarken, diğer sporcuların emeğini, başarısını ve maddi kazancını çalmış oluyor.
Doping için kullanılan maddelerin bir çoğu narkotik sınıfında yer alan ve bağımlılık yapan, sporcuyu yavaş yavaş zehirleyen kimyasallardır. Sporcuya en üst seviyede ve daha uzun süreli performans sağlamak amacıyla amphetamin, efedrin, kokain, ecstasy, salbutamol içeren ilaçlar veriliyor. Sporcunun daha fazla antreman yapmasını sağlayan, ağrı sızı hissettirmeyen ve özellikle dövüş sporlarında sporcunun özgüvenini ve gücünü artıran morfin, metadone, eroin, petidin gibi tehlikeli maddeler kullanılıyor. Bu tür ilaçların sporcunun geleceğini ve sağlığını tehdit eden, ölüme kadar götüren bir çok yan etkileri var. Doping ilaçları arasında yer alan, idrar söktürücü ve hormon içerikli ilaçların da insan sağlığını tehdit eden bir çok yan etkisi bulunuyor.
Sporcular bu ilaçları çoğu kez yeterli bilgi sahibi olmadan, diğer sporculardan etkilenerek veya antrenörlerinin bilinçsiz davranışları sebebiyle kullandıkları gibi, bilinçli bir şekilde de kullanabiliyorlar. Bazı spor dallarında doping o kadar yaygın ki, sporcular herkesin doping yaptığını düşündüğü için kendisini doping ilacı almaya zorunlu hissediyor. Spor Hekimliği Dergisinin 2020/3. sayısında şu ifadelere yer veriliyor. “İngiliz Doktor Michael Turner, 1996 Atlanta Olimpiyatlarına katılan atletizm yarışmacıları ile ilgili yaptığı araştırma sonucunda, sporcuların %75’inin doping kullandığını söylemiştir. Doping testlerinden geçmek için sporcular bu tür ilaçları doktor, kimyager, biyolog kontrolünde kullanıyorlar. Hangi ilacın, sporcunun vücudundan ne kadar sürede atılacağı test ediliyor. Böylece nümune vermeden kaç gün önce ilacın bırakılacağı tespit ediliyor.”
Ülkemizde de 2018 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığının yaptığı yaptığı açıklamaya göre, beş yıl içerisinde 356 sporcunun doping yaptığı tespit edilmiş. Londra’da yapılan 2012 olimpiyatlarında 1500 metre yarışında altın madalya kazanan sporcumuz Aslı Çakır Alptekin’in, doping kullandığı tespit edildi ve kendisine yarışmalardan 8 yıl men cezası verildi. Yakın tarihte atletizm ve halter şampiyonu 14 sporcumuzun doping kullandığı ve bu yüzden müsabakalardan men cezası aldığını, bir çoğunuz basından duymuşsunuzdur.
Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu, gıda takviyelerinde bile uyarıcı maddeler olabileceği konusunda sporcuları ve genç sporcuların ailelerini uyarıyor.
Dopinge karşı verilen mücadelenin esas hedefinin, sporcu sağlığını korumak olduğunu söylüyor uzmanlar. Doping yüzünden bir daha spor yapamayacak duruma gelen sporcular olduğu gibi, bu sebeple hayatını kaybeden yüzlerce sporcu var. Rutin kontroller yerine, belli zamanlar dışında ve habersiz olarak yapılacak kontrollerle doping kullanımının asgari seviyelere düşürülebileceği, akla gelen çözüm yollarından biridir.
Bu tür alışkanlıkların küçük yaşlarda edinildiği düşünüldüğünde, ailelere büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Gıda takviyesi, vitamin ve mineral adı altında yasaklı madde içeren ilaçların doğrudan bazı spor salonlarında veya salon çevresinde satıldığı haberlerini zaman zaman basından okuyoruz. Bu yüzden ilgili federasyonların da bu konuda gerekli takip ve kontrolleri yapması ve sporcu ailelerine yönelik bilinçlendirme çalışmalarını artırması gerekiyor.
Aileler de çocuklarını titiz bir şekilde kontrol etmeli. Bilinçlendirilmesi şartıyla, dopingle mücadelenin ve doping kontrolünün ilk basamağı aile olabilir.
Sağlık ve huzurla kalın.