Sporda Ahlak Erozyonu
Sporda Ahlak Erozyonu
Sporda, doping dışında bir başka emek hırsızlığı da şike ve teşvik primidir. Şike, bir müsabakayı kazanmaya ihtiyacı olan takım veya sporcu lehine maddi ve manevi çıkar karşılığında sonuçlandırmak için iki taraf arasında varılan anlaşmadır. Manevi çıkar amacıyla yapılan şike, taraf ve hatır şikesi olarak adlandırılıyor.
Maddi çıkar sağlanmamış olsa da, bu tür şikeler spor ahlakına aykırı olduğu ve haksız rekabete yol açtığı için cezalandırılması gereken bir davranış olarak ceza hukukunda yer alıyor. Teşvik primi de etik dışı diğer şike çeşitleri gibi şike kapsamına alınmıştır. Haksız kazanç ve haksız rekabet sağlamak amacıyla birden fazla kişinin işbirliği ile yapıldığı için şike, bu haliyle organize bir suçtur.
Şike aynı zamanda, sporda yaşanan ahlaki erozyonun da bir göstergesidir. Öncelikle ne pahasına olursa olsun, her zaman takımının kazanmasını isteyen bir seyirci kitlesi var. Takımının hak etmediği bir galibiyet almasına rıza gösteren, takımı şike yapsa bile arkasında duran taraftarlar var olduğu sürece, şike de her zaman var olacaktır. Şikeyi rakiplerinin başlattığını söyleyerek savunma yapan kulüp yöneticisi ve futbolu bıraktıktan sonra hatır şikesi yaptığını itiraf eden saygın bir futbolcu, spordaki ahlaki çöküntünün boyutlarını gözler önüne seriyor.
Spor günümüzde bir beden eğitimi olmaktan çıkmış, devasa bir sektör haline gelmiştir. Sportif başarı artık bir amaç değil, kulüpler ve sporcular için para kazanma aracıdır. Kulüpler ve sporcular dışında, bahis yoluyla spordan nemalanmak isteyen kişiler ve organize suç örgütleri var. Kolay ve haksız kazancı ilke edinmiş, mafya diye tabir edilen suç örgütleri için şike bir gelir kaynağı. Şike denildiğinde ilk akla gelen futbol olmasına rağmen, bahis oynanan her sporda şike yapıldığı biliniyor. Bahisler yasal yollardan yapılıyor olsa da mafyanın hatırı sayılır miktarlarda para vererek veya tehdit ve şantaj yoluyla birçok ülkede şike organize ettiğini basından okuyoruz. Mafya dışında kulp yöneticileri, kulüp veya sporcu menajerlerinin devreye girmesiyle yapılan veya müsabakayı yöneten hakemlerle anlaşarak yapılan şike de oldukça yaygın.
Şike olayları ilk olarak1919 yılında Amerika’da patlak verdi. Soruşturmalar neticesinde Amerika’daki şike olaylarını, İtalyan mafyasının organize ettiği ortaya çıkarıldı. Dünyadaki en büyük şike olayları mafyanın güçlü olduğu İtalya’da yaşandı. Soruşturmalar sonucunda Juventus, İnter ve Torino takımları ligden düşürülürken, Juventusun son iki şampiyonluğu elinden alındı. Milan, Fiorentina, Lazio ve Reggina’ya Avrupa kupalarından men cezası verildi. Ülkemizde de geçtiğimiz yıllarda yapılan şike soruşturmaları sayesinde, spor kamuoyu şikenin varlığı ve boyutları konusunda bilgi sahibi oldu.
Şikenin ortaya çıkması sanıldığı kadar kolay değil, ispat edilmesi için somut deliller gerekiyor. Dünyada yüzyıl önce başlayan şikeyle mücadeleye rağmen, bu ahlaki hastalığın önüne geçilemiyor. Mevcut yasalarla ya da disiplin cezalarıyla şikenin önlenebileceğini düşünmek, ancak iyimserlik olur. Bu hususta süresiz men cezaları ve lisans iptalleri, kulüpler ve sporcular için caydırıcı olabilir. Ancak esas çözüm, ahlaki donanımlı sporcular yetiştirmekten geçiyor.
“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” diyen Mustafa Kemal Atatürk de sporcunun ahlaklı olması gerektiğine vurgu yapmıştı. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü 10 Kasım Anma Günü sebebiyle, bir kez daha rahmet minnetle anıyorum.
Sağlık ve huzurla kalın.