Kimyasal Silah
Ünlü ve saygın hekimlerin bazıları, “Aşı olmayan vatan hainidir.” dedi. Aşı olmayanların okullara gidemeyeceğini, devlet dairelerine giremeyeceklerini, otobüslere binemeyeceklerini söylediler. Kendi fikirleri miydi yoksa birilerinin adına mı konuşuyorlardı. Yoksa birileri bu hekimlerin ününü ve saygınlığını mı kullanmışlardı? Üstelik bunları yalnız hekimler söylemiyordu. Başka meslek gruplarından da salgın için radikal önlemler alınması talep ediliyordu. Gazetecisinden siyasetçisine kadar birçok kişi ağız birliği etmişçesine, insanları virüsle korkutuyorlardı. Aşının, maskenin ve kapanmanın gerekliliğini savunuyorlardı.
Öyle bir korku saldılar ki insanların tüm hayatını daracık evlere sığdırdılar. Eve git, evde kal telkinleriyle herkesi evlerine hapsettiler. Aynı evdeki aile fertleri kendilerini ayrı odalara kapattılar. Birçok evde bulaş korkusuyla birlikte yemek yenilmedi. Yemeğini tabağına alan odasına çekildi. Ya da mutfağı sırayla kullandılar. Çocuklar anasına babasına sarılamadı, analar babalar da çocuklarına. İnsanlar birbirlerinden kaçar hale geldi, selamı sabahı kestiler. Komşular birbirlerine kapıları kapattılar, yakın akrabalarla olan ilişkiler bile askıya alındı. İnsanların birbirleriyle olan bağları koparıldı. Üretim durdu, işletmeler kapandı, insanlar işsiz ve parasız kaldı. Belki de ölenlerin çoğu virüsten değil, vehimden yani öleceklerini sandıkları için korkudan öldüler.
Bugün bile korkudan sokaklarda maskeyle gezen insanlara rastlıyoruz. Pandemi bitti belki ama salınan korkunun travması hala devam ediyor. Bugünlere gelindiğinde maske ve aşının koruyucu olup olmadığı tartışılıyor. Virüsün laboratuvar ortamında üretildiği düşüncesi artık herkes tarafından kabul ediliyor. Dünya bir tür kimyasal bir silahla imtihan edildi. Aşıyı ve maskeyi de hesaba katınca birden fazla kimyasal silahın insanlar üzerinde denendiğini söylemek yanlış olmaz. Kısa süre zarfında üretilen, yüksek başarı oranı olduğu iddia edilen aşıların koruyucu olmadığı artık netleşti. Aşı olanlar hastalığı daha hafif atlatacak tezi de suyu düştü. Birkaç doz aşılı oldukları halde, entübe edilen ve hayatını kaybeden binlerce insan var.
TSK’yı kimyasal silah kullanmakla suçlayan hekim müsveddeleri de tüm insanlık üzerinde denenen kimyasal silahların bir numaralı savunucusuydu. Aşıyı gündem gereği bilinçsizce savunanlar olduğu gibi mutlaka menfaati için savunanlar da oldu. Doktor kılığına bürünmüş teröristleri görünce, olası zararlarını bilerek savunanların da olduğunu düşünmeye başladım. Aşının yeni yeni ortaya çıkan yan etkilerini konuşmanın da ayrı bir korku sebebi olacağını düşünerek, bu konuya girmek istemiyorum.
Kış kapıda, artacak gribal enfeksiyonlarla insanlar yeniden korkutulmaya başlanacaktır. Yine aşı ve maske telkinleri gündeme gelecektir. Aşı üreten firmalar, bugünlerde aşıya olan ilgisizlikten şikayetçiler. Bazı firmalar, sürüm azaldığı için fiyatlara zam yapma düşüncesindeler. Zaten maksat hayat kurtarmak değil, daha fazla para kazanmak. Aklınızın bir köşesinde bulunsun.