İyi ki Varsın Öğretmenim!
Sporda üretkenliğin sağlanması ve sporun bilimsel yönden araştırılması, geliştirilmesi ve uygulanması amacıyla üniversiteler bünyesinde akademik çalışmalar yapan fakülteler bulunuyor. Bu fakültelerde herhangi bir spor dalında uzman, liderlik özelliğine sahip, kolay iletişim kurabilen, daima yeniliklere açık sporcu ve spor eğitimcileri yetiştiriliyor. Bu okullardan mezun olan öğrencilerin büyük bir bölümü, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın eğitiminde görev alıyorlar.
Sağlıklı, özgüven sahibi ve ahlaklı bireyler yetiştirmek, sporun öncelikli amacıdır. İlk ve ortaöğretim yılları çocuklar ve gençlerin spora başlaması ve sporu alışkanlık haline getirmesi için, bir daha kolay kolay ele geçmeyecek bir fırsattır. Uluslararası başarıyı yakalamak için de spora küçük yaşlarda başlamanın önemini ayrıntılı bir şekilde anlatmaya gerek yok. Kendilerine gerekli destek sağlandığında Beden Eğitimi Öğretmenleri, bu fırsatı ülke sporu ve öğrenciler lehine en iyi bir şekilde değerlendireceklerdir. Ancak Beden Eğitimi Öğretmenlerinin yetersiz tesis, eksik malzeme, kısıtlı zaman gibi sorunlarla mücadele ettiğini biliyoruz. Kendisine ve ailesine ayırması gereken zamandan, eksik malzeme temini için cebindeki paradan fedakârlık ettiklerini duyuyoruz.
Elbette tüm branş ve sınıf öğretmenleri de benzer eksiklikleri yaşıyor ve benzer fedakarlıkları yapıyorlar. Fakat Beden Eğitimi Öğretmenlerinin yaptığı her türlü fedakârlığa rağmen derslerinin gerekli ilgiyi görmemesi, motivasyonlarını olumsuz şekilde etkiliyor. Birçok öğrenci sınavlara çalışma bahanesiyle Beden Eğitimi derslerine girmemek için rapor alıyor. Okul idaresi bile lise ve üniversite sınavlarına hazırlık çalışmaları sebebiyle, Beden Eğitimi derslerine gereken önemi vermiyor. Aileler de sınav başarısına odaklanınca, sınav konuları dışındaki dersler ihmal ediliyor. Aslına bakarsanız tüm öğretmenler bir takım olumsuzluklarla mücadele ediyor. Ancak Beden Eğitimi Öğretmenleri eğitimde sporun yok sayılmasına karşı mücadele ediyor. Bu mücadele, sağlıklı bir nesil için her kesimden destek bulmalıdır.
Eğitimde ailenin önemi, uzmanlar tarafından her fırsatta dile getiriliyor. Ancak tüm branş ve sınıf öğretmenleri bir çok ailenin bilinçsiz ve ilgisiz olmasından şikayetçiler. Bazı ailelerin çocuklarını iyi bir eğitim almaları için değil, evden uzaklaşmaları veya diploma sahibi olmaları için okula gönderdikleri gerçeği oldukça üzücü. Evinde kendi çocuğuyla başa çıkamayan insanların, onlarca çocuğa sahip çıkan ve onları eğiten öğretmenleri eleştirmeleri ve çocuklarının başarısızlığını öğretmenlere yüklemeye çalışması, kendi sorumluluğundan kaçmanın en basit yolu olmalı. Eğitim okul, aile iş birliği ile yürütülmesi gereken ve uzun bir zaman dilimini kapsayan hummalı bir çalışmadır. Aileler bilinçli bir şekilde sorumluluklarını yerine getirdikleri takdirde, eğitimde kalite artacaktır. Eğitimin ailede başladığı, okul dışında öğrencinin ailenin kontrolünde olması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu ülkede aylarca yolu kapalı kalan köylerde, her türlü imkânsızlığı göğüsleyerek görev yapan öğretmenlerimiz var. Öğrencisinin başarısı için hiç bir fedakârlıktan kaçınmayan, öğrencisiyle kendi çocuğundan fazla ilgilenen öğretmenlerimizin varlığı en büyük tesellimiz. Mesleğin önemi ve kutsiyetine inanarak mücadele eden, teröre ve tehditlere rağmen okulunu, mesleğini bırakmayan ve bu uğurda can veren onlarca öğretmenimiz bulunuyor.
Öğretmenler günü münasebetiyle öncelikle şehit öğretmenlerimizi, saygı ve rahmetle anıyorum. Görev yapan öğretmenlerimiz için daha olumlu şartların hazırlaması, hepimizin ortak temennisidir. Bizlerin ve çocuklarımızın yetişmesinde emeği bulunan tüm öğretmenlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sağlık ve huzurla kalın.