Derbilerde Derdest
Sarısı turuncu, kırmızısı mor takımının epeydir yakasını bırakmıştım. Geçen yıl Türkiye’yi yurt dışında göğüslerinde ayyıldızlı bayrağı taşımadan temsil ediyorlardı… Neyse bunu yaza yaza hallettik de bu forma rengi kaosunu çözemedik. Hala aynı tas aynı hamam…
Selçuk Tuna
Gerçi GS hamamı da elektrik faturalarından ötürü kapanmış ama olsun, yine de bu eleştirinin dozunu azaltmaz yani.
İşin aslı UltraAslan’da
Şehr-ir Muharririn, Burhan Felek üstadımızın salonunda yine tribün şenliği kuran ve de Galatasaray’ın “Gerçek renklerini” taşıyan efsane taraftar grubuna bir kez daha spotları çevirip alkış tutmak lazım. Hep mi onlar alkışlayacak.
Üstelik maç bitiminde hem de Fenerbahçe gibi bir ezeli rakibi salondan alkışlayarak gönderiyorlarsa valla hepsine helal olsun denir.
Salonda, boydan boya açtıkları ve de kenarında ulu önderimiz, tek liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün Kuvvayı Milliye kalpaklı afişini de taşıdıkları için bir daha tebrik gerekir. Arife de ayrıca tarif gerekmemektedir.
HDI sigorta – HDI sigortayı yendi
Satar mısın Burutay’ı!
Al sana önce Arkas’a İzmir’de, sonrada evinde FB’ye burarlar adamı. Sonra da oturup arpacı kumrusu gibi düşünürsün “ben nasıl ilk 4’e gireceğim diye…”
Bu nasıl kulüp ve de takım yönetimidir ben anlamadım. Parası mı yok, maaşlar mı ödenmiyor, teknik kadroda taktik sorunlar mı var, bilen varsa aşağıya yazsın da öğrenelim yani. Daha ligi bitirmemiş, hatta iddiası da bitmemiş bir takım nasıl oluyor da Milli takım oyuncusunu ve üstelik takım kaptanını en büyük rakibine veriyor? Olacak iş değil yani! Ne işler dönüyor acaba?
Gelelim de gelelim Çubuklulara… Dünyadaki en değerli pasörlerden birini aldıktan sonra iyice yüzü gözü açılan Fenerbahçe hem Avrupa’da hem de lig de epey bir değişti yani. Efsane İranlı elinde topu öyle yumuşak ve de dinlendirerek, baş üstü öyle faikli pas atıyor ki karşı taraf ilk setten sonra bulmaca çözer hale geliyor.
…“Kesin ortaya, yok yokk, 4’e… Dur yau, 6’ya attı… Bunu şimdi yakalayacağımmmm, bak bak yine tek bloğa düşürdü…” gibisinden diyalogların sahada yaşanması boşuna değil. Adam karşı tarafın kafasını cacık ediyor. (Eski mesleğimdir, bilirim.)
Özetle derbi hiiiç de öyle beklendiği gibi uzamadı. Bir set hariç ki o da 46 dk. falan sürdü. Maç gibi set olur mu? Oldu işte, ama HDI Sigortaların (Sarı Lacivertli) Fenerbahçe olanı, HDI Sigortalardan (Turuncu-Morlu) Galatasaray’ı 3-1 sonucuyla yendi. Bravoooo Fenerbahçeeeeee…
Size bir sır vereyim mi?
Bu arada hafta içinde gizli bir maç daha doğrusu derbi daha oynandı. Susun… Sakın çaktırmayın.
Bu maçı sadece antrenman salonunda olanlar seyretti. Maçta tv yayını yoktu. Kimse duymasın diye de haftanın maçları arasında da yer almadı. O derece gizli yani… Bu maçta kimler mi oynadı?
Eczacıbaşı Dynavit ile Vakıfbank…
Şaşırdınız di mi? Afallamayın… Bu maçı kim organize etmiş, neden olmuş işin aslını ben bilmiyorum. Ama bana ne…
Ben Hatice yerine Neticeye bakarım. Kaplanım Tiger’ım, Volleybankımızı 3-2 yenmiş. Kocaman bir aferin çakıyorum.
Bu haftalık bu kadar olsun mu?
Hadi bakiiim, herkese sevgilerimle
Eski Voleybolcu
Not: “…Fenerbahçe-Galatasaray derbisini GSTV’de yayınladılar da görebildik… Tebrikler… TRT ekranlarında ise aynı saatte (bu maç yerine) kış olimpiyatlarında sırtları tüfekli bir takım tiplerin, uzun uzun kayak sürmelerini ve de dağa bayıra ateş etmelerini görebildik… Onlara da ayrıca tebrikler.