Alemci Bunlar
Avrupadaki kariyerini tamamlamak üzere olan bir futbolcu, bir çuval para karşılığında bizim büyük takımlardan birisine transfer edilmişti. Uçaktan iner inmez kalabalık bir taraftar grubu tarafından, tezahüratlarla karşılandı. Vip bir araçla, korumalar eşliğinde stada getirildi. Yine kalabalık bir grubun tezahüratlarıyla, imza töreni yapıldı. Taraftarlar futbolcunun ismi yazılı formaları kapış kapış etti. Kendisinden çok şey bekleniyordu, oyuncu da bunun farkındaydı.
Topu ayağına alınca şov yapıyordu antrenmanlarda, teknik ekip pek memnundu oyuncunun performansından. Sezon başındaki bir kaç maçta da göz doldurmuştu. Ancak ilerleyen haftalarda performansı düşmeye başlamıştı. Eskisi gibi koşmuyor, pozisyona giremiyordu. Sahada varlığı, yokluğu belli olmuyordu. Antrenmanlardaki performansı bile düşmüştü.
Herhangi bir hastalığı olabilir düşüncesiyle özel bir hastanede tetkikler yapıldı. Laboratuvar ve efor testleri son derece olumluydu. Doktorlar futbolcunun, psiko servisle görüşmesinin faydalı olacağını söylediler. Özel hastane ya illaki faturayı bir şekilde kabartacaklar, neyseki kolonoskopi istememişlerdi. Servisteki Uzman Doktorlar da futbolcunun performansını etkileyecek psikolojik bir bulguya rastlamadılar. Cin gibiydi maşallah. Motivasyon eksikliği olabileceğini söyleyerek, topu teknik ekibe attılar.
Takım tercümanının hazır bulunduğu motivasyon çalışmaları da olumlu bir sonuç vermedi. Aklı evvelin birisi, bunu bir hocaya götürelim dedi. Bilindik bir hocanın kapsını çaldılar. Hoca cinler musallat olmuş buna, elinden kolundan, şortundan tutuyorlar koşamıyor dedi. Yüklü bir para karşılığında, zeferanla yazdığı muskayı ellerine tutuşturdu. Bunu bir muşambaya sarın, abdestliyken boynuna takın dedi. İyi de herif gayrimüslim, nasıl abdest alacak ki? Duş aldıktan sonra takın dedi, hocaefendi.
Bizimki bir kaç hafta boynunda muskayla çıktı maçlara. Sonuç yine aynı, aylak aylak gezinip duruyordu sahada. Başkan, takip edin bunu bakalım dışarda ne halt ediyor diye talimat verdi. Milyonluk arabası her gün gece kulüplerinin önüne park ediyordu, antrenman sonrası. Geç saatlerde iki üç kadınla ayrılıyordu kulüpten. Sonra hep birlikte terapi yapıyorlardı. Vur patlasın çal oynasın, yallah cinler yallah, kış kış cinler kış kış. Ertesi gün posası çıkmış bir halde geliyordu antrenmana.
Biraz abartılı ve trajikomik oldu ama bu olaylar gerçekten tüm dünya kulüplerinde yaşanıyor. Galiba ülkemizde biraz daha abartılı şekilde yaşanıyor. Kulüp başkanı, futbolcusunun seks partilerinden bıktıklarını söylüyor. Teknik direktör ihtiyaç duyduğu oyuncusunu, rica minnet oyuna sokamıyor. Bu sezonki ligin özeti maalesef bundan ibaret. Bu şartlar altında, maçların seyircisiz oynanması hayırlı olmuş. Yoksa seyirci kaç kere sahaya inmiş, o futbolcuların anasına yeni bir isim koymuştu.
Azıcık gözü açılan futbolcu, çarçabuk alemci oluyor bu ülkede. Şampiyonluk kovalayan veya ligde kalma mücadelesi veren takımlar, bu alemciler yüzünden kaybetti. Kimse başka sorumlu aramasın. Futbolcunun geçmiş kariyeri veya ne kadar ünlü olduğunun bir önemi yok. Bekleneni veremiyorsa, şansını bir de Asya veya Ortadoğu ülkelerinde denemesi tavsiyesiyle gönderilmesi gerekir.
Bu yazı, gerçek olaylardan esinlenerek kurgulanmıştır. Herhangi bir kulübü veya futbolcuyu hedef haline getirmek maksadıyla yazılmamıştır. Bu oyunculardan hemen her takımda bir kaç tane var. Bunlar içerisinde maalesef yerli futbolcular da var. Kulüp başkanları kadar taraftarlar da bunların şımarıklığından bıktı, usandı. Futbolcularla imzalanan mukavelelere bu tür taşkınlıklar için ağır para cezaları verileceği şartı eklenmelidir. Mukavelelerde böyle bir madde varsa, gereği yapılıyor mu? Yoksa küçük cezalarla geçiştiriliyor mu? Ya da bilmediğimiz başka şeyler mi var?
Anlamakta zorlandığım şu. Vasatın üstü futbolcu bulmak bu kadar birşeymidir ki, yöneticiler ve taraftar bu şımarık ve ahlaksız futbolculara müsamaha gösteriyorlar.