2’de Bir
Yok onun kaprisi, yok bunun konsantrasyonu bozuldu, pas iyi gelmedi omuzum acıdı, seyirci çok bağırdı, ben seni duyamadım… Bahaneleri mutlaka çoktur bunların.
Selçuk Tuna
Kimlerin mi?
Amma önce bu Narbon mudur karbon mudur nedir neyse… Bunları ben daha önce yazmıştım. Bunların logosunda kaşlarını çatmış Romalı asker falan vardı hatırlarsınız. Sanki Haçlı seferi takımı gibi kızgın ve de azgın bir takımdı yani. Öyle de oldu.
Nasıl mı?
Yan hakemin bile maskesi karboncuların pembe renginde idi. Daha maç başlamadan bir filmler çevrileceği de belliydi. Blok karşılamalarda avuç içi oynamalar, file altından karşı tarafa lafazanlık yapmalar… Her türlü belaltı işi çevirdiler sizin anlayacağınız. Kenara 4 hakem koymuşlar, sanırsınki ellerindeki bayrak bize de kalkacak nerdeee? Bir sefer bile bize uğramadılar yani. Oldu sana tarafsız Cev Challenge kupası finali.
Külahıma yani…
Kübalı küstü mü?
Bu takımı buraya kadar taşıyan, her maçta hırslandıran, bazen de tribüne dönüp show yapan Kübalı ya baktım bir ara, 3 setten sonra buhar oldu uçtu. Bir duş alıp tribüne çıkıp oturmadığı kaldı. Oysa tüm sezonun en önemli maçı buydu ve de o burada yoktu. Bence gönderin gitsin gelecek sezon. Japonya’da, Çin’de kapris yapsın da alsınlar boyunun ölçüsünü.
Şampiyonluk ünvanı da, Kupası da böylece orta kalite Fransızlara hediye edildi. Onu bilir onu söylerim. Maça çıkmadan maçı kazandık havası yaparsan, adamı böyle benzetirler işte. Geçmiş olsun Halkbank. Ama oturup iyi bir düşünmeleri lazım, biz nerde hata yaptık diye…
Kaplanım Şampiyonum
Maçtan önce bence zor geçer demiştim ama beni iyi yanılttılar. Onların canı sağolsun. Takımım Eczacıbaşı Dynavit çoook disiplinli, çook bilinçli ve de kararlı ilk 2 set oynadı ki bu sezonun en iyi oyunuydu dersem yalan olmaz. Küçücük salonda 4 çevrede bağırıp, çağıran seyirciye rağmen iyi iş çıkardılar.
Men in Black with Blue Jean Ferhat bey de finale bir konsantre olmuştu ki. Her sayı sonrası ellerini çevrirerekten… “devaaam… topu oynayalımmm…” filan diye full motive idi. Aferin… Hep böyle işte genç, bravo…
Maçtan önce çok değerli bir Menajer arkadaşımla konuştum. Sevgili Nejat Sancak ile. Dedim ki bu Stuttgart’ın maliyeti ne kadardır sence? Valla yanıtı “ …bir Boşkoviç’ in yarısı bile değildir” oldu.
Sizin anlayacağınız; mütevazi bütçelerle dönen Avrupa voleyboluna göre Türkiye’deki imkanlar hepsinin üstünde. Hal böyle olunca da başarı beklemek doğal elbette.
2. setin sonundaki şampiyonluk sayısının ardındaki en çarpıcı görüntüyü paylaşayım da olayı bir de bu açıdan izleyin.
https://youtube.com/shorts/l6EAgtMuu7Y?feature=share
Maçın sonunda baktım bir ara, sahadaki halaya Faruk bey (Eczacıbaşı) de katıldı galiba. Ben de eski günleri hatırladım. Rahmetli Şakir Eczacıbaşı da onca işin gücün arasında hiç sektirmez, her şampiyonluk sonrası soyunma odasına gelir. Herkesi kutlar, başarıların devamını dilerdi.
Böyledir Eczacıbaşı Voleybolunun ruhu… Tabii ki onun öncesinde de kurum kültürü.
Kupanızı ve de şampiyonluğunuzu tekrar tebrik ederim sevgili takımım Eczacıbaşı – Dynavit. Turuncuuuuu… Beyazzzz… Avrupa’da Şampiyonnnn Eczacıııııı
Alkışşşşşşlarımla…
Herkese sevgilerimle
Eski ve mutlu Voleybolcu
Not: “Daha sırada şampiyonlar ligi maçları var haaa, sakın unutmayın… Onları da kaçırmayın”