Yaşar Erkan’dan Hamza Yerlikaya’ya
Tarihte ilk Olimpiyat Şampiyonluğumuzu Yaşar Erkan’la kazandık. Yaşar, pür amatör bir güreş delikanlısıydı. 1980’li yıllara gelene dek, Olimpiyat Dünyası’nda en temel unsurların başında sporcuları n amatörlük kuralına harfiyen uyması geliyordu. 1912 Stockholm Olimpiyatları’nın kahramanı Amerikalı Jim Thorpe gibi pek çok olimpiyat sporcusu, küçük çaplı maddi yararları spordan sağladığı için Olimpiyat Komiteleri’nden men cezası yiyor ve madalyaları ellerinden geri alınıyordu. Bu anlayışın hüküm sürdüğü yıllarda, spor Yaşar Erkan için de bir geçim kaynağı olamazdı. Bu nedenle Yaşar, bir taraftan güreşini yapıyor, diğer taraftan da hem kendi geçimi, hem de aile bütçesine katkı sağlamak için terzilik yapıyordu. 1948 Londra Olimpiyatları’nın altın adamları Yaşar Doğu, Gazanfer Bilge, Celal Atik, Nasuh Akar ve Mersinli Ahmet gibi şampiyonlarımız da fukaralıkta minderlerde terlerini boca ederek milletimizin yüzünü güldürdüler. Şartlar değişti ama şampiyonluğun mayası değişmedi. Amatör ruh, sabır, irade, bıkmadan, usanmadan fedakarca çalışma gerçeği hiç değişmedi. Biz Hamza Yerlikaya’nın, ilk gençlik yılları nda Sarıyer’deki kampa alınmadığını, duvardan gizlice tırmanıp gecelediğini, ısrarla güreş ortamında kaldığını biliriz. O Hamza Yerlikaya 17 yaşında Dünya Şampiyonu, 20 yaşında Olimpiyat Şampiyonu 8 kere Avrupa Şampiyonu ve bilumum Asrın Güreşçisi oldu. Şampiyonlarımızı elbette ödüllendireceğiz, mükemmel şartlarda yaşamalarını temin edeceğiz. Ancak sporda büyük başarının geçer akçesi para değil, sporculuk ruhu ve şartlar ne olursa olsun fedakarca çalışmaktır. 2012 Londra Olimpiyatları’na büyük umutlarla gidildi. Katılım sayısındaki çokluk göğsümüzü kabarttı, ancak beklediğimiz başarıyı birçok branşta yakalayamadık. Bunlardan biri de ata sporumuz güreşti! Yedisi grekoromen beşi serbest olmak üzere 12 sporcuyla gidilen bu olimpiyatta hedef 1948 Londra Olimpiyatları’ndaki gibi altın madalyalara ambargo koymaktı. Ama Türkiye’deki hesap Londra’ya uymadı! Kürsüde 12