Transfer Batağı
Ülkemizde futbol takımlarının reklam ve sponsor gelirleri, yayın gelirlerinin tamamı ve daha fazlası transfer harcamalarına gidiyor. Kısa yoldan başarı elde etme veya ligde kalma isteği ve taraftar beklentileri yöneticileri bir an önce transfer yapmaya mecbur ediyor. Alel acele yapılan bu tranferlerin bir çoğundan istenen verim alınamıyor.
Süper ligde son yıllarda yaşanan futbolcu sirkülasyonunu anlamakta güçlük çekiyor insan. Büyük umutlarla transfer edilen yerli ve yabancı bir çok futbolcuyu, bir süre sonra Anadolu takımlarında veya alt liglerde mücadele ederken görüyorsunuz. Bazı futbolcuların transfer hikayesi amatör küme takımlarına kadar uzanıyor. Bunların içerisinde iyi bir kariyere sahip ve gerçekten çok yetenekli futbolcular da var. Yapılan bu yanlış transferlere, ekibiyle birlikte gelen teknik adamları da dahil etmek gerekiyor. Futbol takımlarının borçlarının milyarlarla ifade edilmesinin bir sebebi de yanlış futbolcu ve teknik adam transferidir. Takıma uyum sağlamayan veya yetersiz kalan futbolcular, her zaman maliyetinin çok altında bir fiyatla başka takımlara verilmektedir. Başarılı olmayan veya verim alınamayan her transfer takımların zarar hanesine onlarca milyon daha yazarken, taraftarlara da hayal kırıklığı yaşatıyor.
Geçmiş yıllarda büyük takımların iskeletini oluşturan futbolcular, uzun yıllar aynı takımda top koştururdu. Bunların bir çoğu yerli futbolculardan oluşurken, az sayıda yapılan yabancı transfer de takıma büyük katkılar sağlardı. Bu günlere gelindiğinde takımların kadrosunda çok fazla yerli futbolcu bulunmadığını, yabancı transferlerden de yeteri kadar verim alınamadığını görüyoruz. Bazı takımların maç kadrosunda yerli futbolcu, mumla aranır hale geldi. Alt liglerde bile bir çok yabancı futbolcu barındırıyor, takımların kadroları. Anadolu takımlarında şehrin yerlisi futbolcuları artık göremiyorsunuz. Oysa Anadolu takımlarının ruhuydu, şehrin yerlisi olanlar.
Giderek daha fazla belirginleşen garip bir transfer yarışı çıkıyor ortaya. Bir futbolcunun transferinin takıma sağlayacağı faydadan çok, ne kadar ünlü olduğu ilgilendiriyor yönetimi ve taraftarı. Bu tür transferlerin reklam getirisi ve forma satışı yönetimi iştahlandırıyor olsa bile, taraftara kısa süreli bir heyecandan başka getirisi olmuyor. Kadrosunda kırk tane futbolcu bulunduran takımlar bile hala transfer peşinde koşuyor. 2019 yılında yalnız süper lig’de 300 ‘den fazla futbolcu transfer edilmiş. Bu transferlerin bir çoğunun takıma hiç bir faydası olmadı. Kadro dışı bırakılan futbolcular bile paralarını sözleşme gereği eksiksiz aldılar. Menajerlerin ve futbolcuların cepleri dolduruldu, takımların kasaları boşaldı. Takımlar yüksek faiz oranlarıyla bankalara borçlandılar. Artan borçlar sebebiyle UEFA tarafından ülkemizdeki büyük takımlara, Avrupa kupalarından men edilme ve transfer kısıtlaması gibi yaptırımlar gündeme geldi. Yine ağır borç yükü sebebiyle Diyarbakırspor, Gaziantepspor, Mersin İdman Yurdu, Malatyaspor ve Orduspor kapılarına kilit vurdular.
Şimdiye kadar yapılan yanlış transferlere harcanan paralar, takımların alt yapısına harcanmış olsaydı, bugün takımlar bu kadar ağır borç yükü altında değillerdi. Alt yapısını kurmuş olan bazı Avrupa takımları transferden milyonlarca para kazanırken, biz milyonlarca para vererek onların kadro dışı bıraktığı futbolcuları alıyoruz. Bazıları futbolu bırakma aşamasındayken, menajerleri tarafından hatırı sayılır paralar karşılığında ülkemizdeki takımlara pazarlanıyor. Bir çok örneğini gördüğümüz gibi, pazarlanan sakat futbolcular bile var.
Transfer konusunda hiç bir zaman yaş tahtaya basmayan, yaptığı transferlerden takımına milyonlar kazandıran rahmetli İlhan Cavcav’ı örnek alan bir tane bile yönetici görmedik. Şimdikiler, bağış kampanyaları düzenleme peşinde. Yüksek faizli banka kredilerinin sonlarını hazırlayacağını gördükleri için, gözlerini taraftarın parasına diktiler. Üyelik aidatı, takım amblemli kredi kartı, gsm hatları, sms ve canlı yayında para toplama gibi bir çok yöntemle para topluyorlar zaten. Öyle veya böyle para geliyor bir şekilde, çarçur edilmese bari.
Sağlık ve huzurla kalın.