TARAFTARIN AŞKI…
Geçen yılın bu ayında başlayan şike soruşturmasında şunları konuşmuştuk. ”Adaletin huzurundasınız!”
Kimseyi ayırmayan, kimseyi kayırmayan adaletin!.
Aziz Yıldırım ”Şike yapmak suçundan” ceza aldı. Mahkemenin verdiği karara herkes saygı duymalı. Ortadaki kanıtların varlığını da kimse inkar etmemeli.
Ama toplum vicdanında akıllarda kalan sorular varsa, onları haykıranlara da sözcülük edilmeli. ”Herkese eşit adalet” uygulandı mı?
Hayatımızdaki en büyük idealin temiz spor, temiz toplum ve mutlak adalet olduğunu biliyorum.
Kimseden de yana değilim.
Merhamet kuyularının kuruduğunu gördüğüm için belki de.
Çünkü nefret hummasından çekiyoruz, ne çekiyorsak!.
Bu ülkede kimselere nasip olmayan sevgi gösterisinden kalanlara bakıyorum.
Bir yanı, suçu bir ucundan çekmek gibi algılanabilir. Bir yanı ise kendilerine haksızlık yapıldığına inananların görkemli gösterisi.
İçlerindeki isyanı, kendilerindeki sevdayla baş göz edenlerin, gözü gibi sakındıkları başkalarına verdiği desteğe bakıyorum.
Onları aşkın tutsak tanıkları sayıyorum.
Fenerbahçe’yi ölesiye sevmenin sanıkları.
Sevdalarda yasaya aykırı değil ya.
Fenerbahçe taraftarını bu denli bütünleştiren duygunun köküne iniyorum.
Fenerbahçe’ye ”şikeyi” miras bırakmakla, Fenerbahçe taraftarının gönlünde taht kurmak arasında koca bir uçurum olabilir. O uçuruma Aziz Yıldırım posterleri açılıyorsa.
Bu sevdaya kanat takılmış demektir.
Başkalarına yanlış gelenin Fenerbahçe taraftarı için katıksız doğru olmasının önüne geçebilmek haddimize değil.
Bu aşkı kimse suçlayamaz.
Düşünsenize bir kulübün taraftarı kendilerine kimlik sorulduğunda ”Fenerbahçe”yi gösteriyorsa.
Bir kulübün yöneticileri dalgalara karşı koyan” kaya gibi duruş” sergiliyorsa.
O kulübü ayakta tutan değerlerin, şampiyonluklarla ve mal varlığıyla değil, ruh zenginliğiyle bağlantılı olduğu görülecektir.
Zaten Fenerbahçe’yi de diğerlerinden ayı- randa budur.
Bu kulübün taraftarları geçen yıl çok şey öğrendi.
Birlik bütünlük içinde olmanın, şampiyonluktan bile değerli olduğunu.
Maça giderken futbolculara destek vermenin en anlamlı olduğunu.
Ve kendilerinden başka hiçbir gerçeğin, Fenerbahçe’nin yanında olmadığını.
Ama şunu da unutmayalım ki…
Futbolun rütbesi alın teridir, emektir.
Futbola yön verenlerin asli görevi bütün çirkinliklerden futbolu temizlemektir.
Bundan sonrasının temiz futbol, adaletli medya ve ticaretin futbolun önüne geçmedi- ği bir düzen olmasını diliyoruz ama…
İpuçları bunlara engel oluyor.
Saygılarımla.