Taraftara Şifreli Yayın Engeli

Birleşmiş Milletler, 2 Aralık 1949’da insan ticaretini ve köleliğinin her türlüsünü ortadan kaldırmayı amaçlayan bir yasa tasarısını kabul etti. Zaten gelinen noktada, kapitalizm için yalnız insan emeğini sömürmek yeterli gelmiyordu. Klasik kölelik yerine gönüllülük esasına dayalı çağdaş kölelik, sistem için daha verimli olabilirdi. Sanayi devrimiyle modern köleliğin kapıları açılmıştı. Köleler artık fabrikalarda ücret verilerek çalıştırılacak, efendisini seçme hakkına sahip olacak ve kazandığı parayı sistemin uygun gördüğü yerlerde harcayacaktı. Banka kredisiyle ev, araba veya işyeri sahibi olanlar, marka bağımlısı insanlar, modaya göre giyinenler klasik kölelerden daha fazla kazandırıyor kapitalizme. Tüm moda ürünleri boylu ve fit insanlara göre tasarlanıyor. Vücut ölçüleriniz bu tanıma uymuyorsa moda diye dayatılanı değil, size yakışanı giyinin.

Spor, belki de modern köle sayısının en fazla olduğu sektördür. Sporla çok fazla ilgisi olmasa da “spor giyim” adı altında, insanların giyim tarzı değiştirildi. İskarpin, kundura diye bilenen deri ayakkabılardan daha çok spor ayakkabı tercih ediliyor artık. Takım elbise, kumaş pantolon ve kumaş gömlek giyen insan sayısı giderek azalıyor. Spor giyim, ilk zamanlar rahatlığı ve ucuzluğu sebebiyle tercih ediliyordu, yakışıyordu da. Git-gide daralan gömlek, pantolon ve ceket kalıpları, uzun burunlu ayakkabılarla birlikte hiç hoş görünmüyor. Düşük bel, dar kesim ve yırtık pırtık pantolonlar giderek daha komik bir hal alıyor.

Bir reklam veya bir tavsiye üzerine alınmış birçok spor aleti, evlerin bir köşesinde çürümeye bırakılmış durumda. Bu spor aletlerinden gereği kadar faydalananlar olsa bile kondisyon bisikleti, yürüyüş bandı, pilates topu ve benzeri onlarca spor aletinin yanlış kullanımı sebebiyle, yararından çok zararını görenler oluyor. Kapitalist sistem sattığı sağlıksız gıdalarla sebep olduğu obeziteyi ortadan kaldırmak için bu sefer de ilaç ve spor aletleri satıyor. İnsan sağlığının hiç bir önemi yok, sağlıklı insan istemiyor sistem zaten.

Maçlar şifresiz verilsin

Spor müsabakaları önceki yıllarda reyting amacı ve reklam getirisi için şifresiz olarak yayınlanıyordu. Geldiğimiz noktada reklam getirileri yayıncı kuruluşları doyurmaz oldu. Futbol maçlarının yüzde sekseni, basketbol karşılaşmalarının yüzde altmışı şifreli olarak yayınlanıyor artık. Dövüş sporları ve ekstrem sporların da bir çoğu şifreli kanallardan yayınlanıyor. Salgın döneminde abone sayılarını ve gelirlerini artırmalarına rağmen, şifreli kanallar henüz kazanca doymuş değiller. Faturalara sürekli yeni bir ödeme kısmı ekleyerek, aboneleri yıldırıyorlar. Faturalardaki beklenmedik artışlar yüzünden, her ay binlerce abone iptal ediliyor. İnsanlar şifre kırıcı dekoder edinme veya internet üzerinden maçları şifresiz olarak izleme yollarını araştırıyor. Artık doğru veya yanlışın bir önemi yok, önemli olan kazanç. Etik mi değil mi? Sorgulayan yok.

Gönlümüzden geçen odur ki; pandeminin insanları evlere kapattığı şu günlerde tüm maçlar şifresiz verilsin…

Hayyam‘ın aşağıdaki rubaisi, huzurlu bir hayatın anahtarı aslında.

‘’Yarım somunun var mı?

Bir ufak da evin?

KimseIerin kuIu köIesi değiI misin?

Kimsenin sırtından geçindiğin de yoksa

Keyfine bak, en hoş dünyası oIan sensin.’’

Sağlık ve huzurla kalın.