SONBAHAR…

Hepimiz seyrettik. Zavallı bir sonuçla grubumuzu ikinci bitirdik ve yolumuza devam ediyoruz.

Görünen o ki…

Bu takımın şalteri indirilmiş, biz bu kadarız ve futbolumuzda süper ligde olduğu gibi ikinci ele düşmüş.

Oysa kazanmak için her şey uygun, ortam da süper.

Azerbaycan takımı , Almanya maçında tekerlekleri patlamış otomobilimizi yürütmek için ideal kriko vaziyetinde.

Mutlak galibiyet girişimli bir başlangıcımız da var. Ama temel futbolsuzluk üzerine kurulan takımda,üç gün önceki hallaç pamuğu gibi dağılmanın yan tesirleri de var tabiî ki.

Tek tip pozisyon üretimiyle, sadece rakibin hata yapmasına yönelik bindiriyoruz. Çabalarımız var görünüyor ama yaratıcılık sıfırın altında.

Atılan golün futbol olarak takıma kalite katmadığını da itiraf etmeliyiz.

Yine futbolcular arasında uyumsuzluk yasası yürürlükte.

Yine ilkel bir rakip karşısında modern futboldan uzak orta halli memur takımı zihniyetindeyiz.

Ama ,sonuç bir Zafer!

Büyük umutlarla başlayan serüven küçük bir teselliyle bitecek.

Bu zavallı sonuçla Hiddink denen adamın planlı ihanetinin üzeri örtbas edilecek.

Bizlerde kökü kurutulmuş futbolumuza bakmadan, övgülerimizi satırlara mı dökeceğiz yani?

Oh ne güzel memleket.

Bir Azerbaycan galibiyetiyle, uyduruk bir ikincilik merasimini alkışlayıp,övgülere ve prime boğacağız.

Ortalama alınmış başarısızlığı çöpe atalım, tek maçlık gururu Hiddink ve asistanı Oğuz Çetin’in omuzlarına apolet olarak takalım öyle mi?

Yani her şey bu kadar basit mi benim canım memleketimde.!

Bakarmısınız dünya çapında bir teknik direktörü, milli takımın başına getirenler, hemen demeçlere başladılar.’’Hiddink’i karalamak yerine,moralini yükseltip ona yol göstermek gerekir!’’.

Bizde yöneticilerin isteği yazılmazsa, eleştirinin adı karalamak oluyor.’’Moralini yükseltin’’mesajının Türkçe açıklaması da ‘’Bu adamı koruyun, kollayın!’’

Adam o kadar para alacak, adam dünyanın sayılı teknik direktörleri arasına kendini yerleştirecek ve eleştirilerden morali bozulacak ha!

Pekala Hiddink’i tercih ederek, yerli teknik adamların moralini bozanlara ne olacak?

Neyse biz yinede elimizden geldiğince, Hiddink’in keyfine kahyalık yapalım.

Yapalım ki…Onu getirenlerde mutlu olsun.

Sizce Hiddink’e uzatılan zarfın içine kaç paralık saadet koyabiliriz?

Fatih Terim için önerge veren politikacılarımız bizim çömertliğimizden alınmaz mı?

Hiddink’in neler vereceğini ortaya koyarken, neler alacağını soruştursak ayıp mı ederiz?

Hiddink’i kazanmak için bütün değerlerimizi reddedebiliriz. Hiddink’i karalamak için kendimizi bile feda edebiliriz. Şayet izin verirlerse onu ayda bir fasıla da götürebiliriz. Klarnet sesinden ürker derseniz,para sesini çıngıl olarak kullanabiliriz.

Aman telaşa kapılmasın diye, ağır çekim filmler oynatan bir sinemaya da götürebiliriz.

Şimdi düşünüyorum da bizim yaptığımız eleştirilerden ne olur ki?

Benim canım memleketim de , sonuçların suçladığı adamları bile, aklayacak bir sistem varken.

Zaten şunun şurasında adamı senede kaç gün görüyoruz ki.

Ne yapalım bazen ağaçlar kuru yapraklarıyla da gurur duyar.

Sefaletin merasimini kutlayanların yolu açık olsun.

Artık bu Milli Takımla, bundan sonra bize her mevsim SONBAHAR.