Kılık Kıyafet Talimatı
Yakın zamanlara kadar futbol hakemleri, beyaz yakalı siyah forma giyiyorlardı. Siyah renk ciddiyeti ve saygınlığı, beyaz renk güvenilirliği ifade ediyordu. Daha sona FIFA hakemlerin beş farklı renkte forma giyebileceğine karar verdi.
Osman Duman
Forma rengiyle birlikte hakemlerin yüz ifadeleri de değişti sanki. Daha mı güler yüzlü olmuşlar, yoksa bana mı öyle geliyor bilmiyorum. Renkli formalar yüzünden hakemler saygınlıklarını kaybetmiş değiller. Aksine seyirciye eskisinden daha sevimli görünmeye başladıkları kesin. Futbolcuların kramponları da siyah renkteydi. Sonraki yıllarda farklı renklerde krampon giymeye başladılar. Şimdilerde sağ başka, sol başka renkte krampon giyen sporcular var. Garipmiş gibi algılansa da göze hoş görünüyor. Sporcular için farklı bir motivasyon şekli olduğunu sanıyorum.
İlkokul öğrencileri için de beyaz yakalık, siyah önlük giymek zorunluydu. Öğrenciler bir ara beyaz yakalıklı mavi önlük giydiler. Sonra öğrenciler için kıyafet serbestisi gündeme geldi. Ama fakir ve zengin öğrenciler arasında kıyafet dengesizliği olacağı endişesiyle, tam bir serbestlik uygulanamadı. Forma rengini belirleme yetkisi okullara verildi. Öğretmenler de sendikaların kıyafet serbestliği yanlısı tutumlarını fırsat bilerek, resmi giyinmekten vazgeçtiler. Takım elbise ve kravatın resmi görüntüsü olmayınca, öğrenci ve öğretmen arasındaki resmiyet de bir ölçüde yumuşadı. Kimilerine göre bu durum okullarda disiplinin bozulmasına sebep oldu. Ancak ben bu konuda farklı düşünüyorum. Öğrenci öğretmeninden korkmamalı, mutlaka arada bir sevgi bağı olmalı ki öğrenci okula severek ve isteyerek gidebilsin. Okullarda disiplinin bozulmasına kıyafet serbestliği değil, gereksiz talimatlar ve velilerin aşırı korumacı tutumu sebep olmuştur.
Restoranlardaki garsonlar bile siyah elbise ve kravat, beyaz gömlek giyiyorlardı. Hayatın birçok alanı, o yıllardaki televizyonlar gibi siyah beyazdı. Seksenlerde renklenen televizyonlar ve fotoğraflar gibi formalar ve elbiselere de renk gelmeye başladı.
Kılık kıyafet konusundaki zorunlulukların birçoğu, zaman içerisinde kendiliğinden ortadan kalktı. Yürürlükte olduğu halde kimsenin uymadığı şapka kanunu, 2013 yılında çıkarılan bir kanunla kaldırıldı. Uzun süre gündemi meşgul eden başörtüsü meselesi, sendikaların ortaya koyduğu kararlı tavırla aşıldı. Ancak halen yürürlükteki kılık kıyafet talimatı, etkisini yitirmesine rağmen ısrarla uygulanmaya çalışılıyor. Üniforma giymesi gereken 300 bin civarındaki polisin, çok büyük bir kısmı spor giyiniyor artık. Saç ve sakallarını anlatmaya gerek yok. Doktor ve hemşirelerin alışılagelmiş önlükleri ve boneleri cıvıl cıvıl renklere büründü.
Tüm kamu kurumlarındaki kılık kıyafet değişikliği, hemen her vatandaşın dikkatini çekiyordur. Buna rağmen sanki uygulanıyormuş gibi her yıl kurumlara, Mayıs ve Eylül aylarında kılık kıyafet talimatı gönderiliyor. Bir kurumun tepe noktasındaki bakanın ve bürokratların kravat takmadığı hatta sakal bıraktığı bir ülkede, alt kademedeki memurdan talimata uygun giyinmesini istemek dayatmadan başka bir şey değildir. Israrla gönderilen talimatlar, kurum amirlerini ve memurları yıldırmış durumda. Amirlerin talimatı uygulama yerine emsal göstererek bu konuda daha esnek davranmaları, iş verimi ve çalışma barışı açısından daha uygun olacağını düşünüyorum.
Sağlık ve huzurla kalın.