HAYALLER ÜLKESİ
Yalan umutların değer bulduğu bir ülke düzeninde Fenerbahçe’nin Avrupa’da bir üst tura çıkma hayalinin şimdiden finallere uzandığını görüyoruz.
Gözü olanın gözü çıksın!
Ama kazanırken kahraman olanlar,
Kaybedince de ortaya çıksın!
Burası alışkanlıklar ülkesi.
Her şeyin bir anda ters yüz edilmesi kaçınılmazdır.
Bizim ülkemizde yorumlar “Şimdi elimize ulaşan görüntülere göre” yapılır.
Bir avuç doğru, her şeyin üzerini de örter.
Bir bakmışınız zavallı bir rakibi yenerek Avrupa çapında bir takım üretilmiş.
Atına atlayan sınırı geçiyor.
Fakat benim canım ülkem hayaller ülkesi.
Kötü futboldan sorumlu olmayanların bir atımlı k iyi futboldan gururlanma hakkı saklıdır.!
Kendinden olanı koruyan sistem bunu emreder zaten.
Futbol gittiği yerden dönmeyen yolculara benzer. Galibiyet önden gelir ya.
Gerisi sefa gelir, hoş gelir!.
Hafıza kayıpları için ilan vermek, bu topraklar da hiçbir zaman değer bulmadı. Yalanlar ve ayıplar, ayıp sayılmadığı için belki de.
Televizyonlarda yorumcu diye geçinenlere ayrı- lan zamanın yüzde biri altyapı sorunlarına ayrılsa Milli Takımın da başı ağrımazdı. Trilyonları yabancılara akıtan sükseli büyüklerinde.
Biraz geriye gidelim.
Eskiden insanları uyandırmak düşerdi, memleketin gençlerine.
Şimdi ölümüne seyirci olmak düşüyor.
10 Kasım’ların bile dil değiştirdiği, yasaklara uğradığı bir ülkede.
Eskilerden kim kaldı derseniz, merak etmeyin kimse kalmadı.
Meydan popülerliğin tüm hallerini sergileyen beylere,bayanlara kaldı.
Meydan çocukları kandıranlara kaldı.
Hiç düşündünüz mü?
Naklen yayınlarda en sağlam defans oyuncusunu çocuklara seçtiriyorlar da, jüri üyelerini, yorumcuları neden çocuklara seçtirmiyorlar?
Seçtirmezler zira çocuklar oyuna katılmayı severler ya!
Onların paralarını almak varken, fikirlerini almaya ne gerek var!
Onlar alt tarafı çocuk!
Üst tarafı masal ağacı.
Ağaç yaşken eğilir.
Onları yalanlarla değil, hayatın gerçekleriyle yüzleştirmek istiyorsak, ilk önce bizler eğilmeliyiz. Saygılarımla.