Gurbet Kuşları
Yeni nesil bilmez ama eskiden sırt çantasıyla ve üzerinde uyumak için matıyla ülkemize gelen turistler vardı. Biz onlara bitli turist diyorduk. Otelde kalmıyor, lokantalarda yemek yemiyorlardı. Haliyle banyo da yapamıyorlardı. Tuvalet ihtiyaçlarını nerede giderdikleri ise muamma. Parklarda yatıp kalkıyorlar, mideleri sıcak yemek görmüyordu. Bu bitli turistleri, ilgiyle ve hayranlıkla seyreden insanlar olurdu. Bu günlerde sayıları çok azaldı. Belki de değişen turizm anlayışına ayak uydurdular. Konaklama çeşitliliği bulunan turizm sektöründe, kendilerine uygun yer buluyorlardır.
Osman Duman
Avrupa’dan turistlerin bitiyle geldiği yıllarda bile, kaliteli arabalarıyla gelen gurbetçiler vardı. Memleketlerinde kaldıkları süre içerisinde esnafa ve çevrelerine bonkör davranırlardı. Bunlarda para çoktur diye kazıklandıkları da olurdu. Gâvur ekmeği yiyorlar diye hor görüldükleri de. Kaliteli bir araba görünce, plakasına bile bakmadan gurbetçi olduğunu anlardık. Birçoğu ülkesinin çorak topraklarına bile hasret yaşıyordu. Ekonomiye katkı olsun diye paralarını Türk bankalarında değerlendiriyorlardı. Zor şartlar altında dinini, milliyetini, töresini yaşamaya gayret ediyorlardı. Buradan bakınca yaşadıkları ülkelerde rahat bir hayat sürdükleri düşünülebilir. Ancak maddi ve manevi anlamda çileli bir hayatları vardı. Bir günde iki vardiya çalışanlar bile oluyordu. Para biriktirebilmek için aynı evi bir kaç aile paylaşıyorlardı. Yağını, peynirini, bakliyatını ülkesinden götürüyordu birçoğu. Bir yıl boyunca eşinden, çocuklarından ayrı kalmak zorunda olan gurbetçilerin durumu ifade etmeye kelimeler kâfi gelmez. Bugünlerde de birçoğunun farklı bir hayat yaşadığını sanmıyorum.
Hiç birisi isteyerek gitmedi ülkesinden. Yokluktan, çaresizlikten, ağlayarak gittiler. Tez dönsünler dedik ama hiç öyle olmadı. Bugün yalnız Almanya’da yaşayan gurbetçi sayısı üç milyon civarında. Hepsinin oturma ve çalışma izni var. Orada doğmuş olanlar zaten vatandaş olmuş durumda. Birçoğu için dönüş umudu yok. Zor şartlarda çalışan ve yaşayanlar olduğu gibi işletme sahibi olmuş, gurbetçiler de var. Ama en iyi şartlarda yaşayanlar bile vatan hasreti çekiyor. Benliğini kaybetmiş olanlar da var illaki. Ancak inadına Türk, inadına Müslüman olarak yaşayanlar çoğunlukta. Bu ülkenin vefalı evlatları onlar.
O güzel gurbetçiler o güzel Audi, BMW, Mercedeslerine binip, Türkiye’nin kıymetini bilin diyerek gittiler
Bugünlerde, trafikte çok sayıda gurbetçi aracı görüyoruz. Basında ve sosyal medyada da gurbetçilerden çokça söz ediliyor. Sosyal medyada yer alan bir paylaşım oldukça düşündürücüydü. Paylaşım aynen şöyle, “O güzel gurbetçiler o güzel Audi, BMW Mercedeslerine binip, Türkiye’nin kıymetini bilin diyerek gittiler.” Paylaşımın altında binlerce beğeni ve destekleyici yorum vardı. Zannedersiniz bu paylaşımı yapanlar ve beğenenler at arabasıyla geziyor. Birçoğunun altındaki araba, gurbetçileri kıskandıracak cinsten. BMW, Mercedes işin algı kısmı, Türkiye’nin kıymetini bilin dedikleri için sosyal medyaya malzeme oldular.
Hiç kimse gurbetçiler üzerinden siyaset veya algı yapmaya kalkmasın, onları hor görme gafletine düşmesin. Her zaman ülkesine sahip çıkan bu insanlar, hiçbir zaman yalnız kalmazlar. Her zaman onlara sahip çıkacak birileri bulunur. Bu ülkede açız diyenlerin birçoğunun karnı tok, sırtı pek. Ama en çok açız, açıktayız diye onlar yırtınıyor. Sorsanız kendileri için değildir, fakir fukaranın hakkını savundukları içindir. Fakir fukaraya beş kuruş menfaati olmayanların, onların haklarını savunduğunu söylemeleri riyakârlıktan başka bir şey değildir. Herkes biliyor ki bunların aç olan karınları değil, doymak bilmeyen gözleri ve nefisleridir. Yapacak bir şey yok, insanoğlunun gözünü bir avuç topraktan başkası doyurmazmış.
Sağlık ve huzurla kalın.