Futbolda Çıtayı Yükseltme Zamanı
Futbol tarihinde virüs korkusuyla tribünlerin boş kaldığı, maçların seyircisiz oynandığı bir sezon tamamlandı. Spor tarihi ileriki yıllarda muhtemelen, bu sezondan kırılma noktası diye söz edecektir. Bu sezon tüm spor kulüpleri, büyük gelir kayıpları yaşadılar. Yeni sezona bütçeleri daralmış, borç yükleri çoğalmış bir şekilde giriyorlar. Kulüplerin eski kazanç seviyelerini yakalamaları, kısa vadede zor görünüyor. Lig bitti ama paranın en fazla lazım olacağı döneme girdik. Kulüplerin transfer çalışmaları, kısıtlı bütçeleri ölçüsünde mi olacak yoksa borç yükleri bir kat daha mı artacak bekleyip göreceğiz.
Geçmiş yıllarda, büyük kulüplerimize dünyaca ünlü yıldızlar transfer edildi. Bu transferlerin neredeyse tamamından beklenen verim alındı. Yalnız futbolcu değil, kariyerinin zirvesindeki teknik adamlar da görev yaptı takımlarımızda. Yaşı ilerlemiş, kariyerinin sonuna gelmiş futbolcular bile takımlarımıza faydalı oldu. Bir kaç isabetli yabancı oyuncu transferi ile şampiyonluklar elde edildi. Liglerde yabancı oyuncu sınırlaması vardı, bu yüzden daha seçici davranılıyordu. Bu sezon takım kadrolarının tamamı, yabancı oyunculardan oluşan maçlar seyrettik. Bir çoğu kiralık olan bu futbolcular, ekonomik olarak takımlara daha cazip geldi. Transferde bonservis bedeli bulunmayan veya düşük bonservis bedeli bulunan futbolcular tercih edildi. Sonuç olarak düşük maliyet, liglerimizde kaliteyi ve başarıyı düşürdü. Hiçbir takım, geçmiş yıllarda elde ettiği başarı grafiğini yakalayamadı. Ligi ilk üç sırada tamamlayan takımlardan her birisi, sekiz mağlubiyet yaşadı. Takımı daha ziyade yabancı futbolculardan oluşturan, dört takım küme düştü. Anadolu takımları ve alt lig takımları hınca hınç yabancı oyuncularla dolduruldu.
Kaliteli Türk futbolcuların, yabancılara göre çok daha pahalı olması da bir yönüyle takımları bu yola itti. Kaliteli Türk futbolcular da istediği parayı veren yabancı takımlara yöneldi. Avrupa’da oynamayı hedefleyen Türk futbolcular, daha çok ve daha disiplinli bir şekilde çalışarak hedeflerine ulaştılar. Bugün Milli Takım, başarısını daha ziyade bu futbolculara borçludur.
Yabancı futbolcular düşük maliyetli diye tercih edilirken, yerli futbolculara gereken değer verilmedi. Kaldı ki yapılan yabancı transferlerin, hepsi düşük maliyetli değildi. Düşük maliyetli olanlara verilen paralar da çöpe gitti zaten. Yerli futbolcuların bir çoğu, sezon boyunca yedek kulübesinde oturtuldu. Alt yapıdan gelen sporculara, boş mukaveleye imza attırıldı veya asgari ücret teklif edildi. Türk futbolunun geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bu tür davranışlara, gereken tepkiyi gösteren olmadı. Yabancı tercihinde o kadar ileri gidildi ki Süper Lig maçlarını, yabancı hakemlerin yönetmesi bile gündeme geldi.
Her birisi şirket olan takımların, kurtuluşu yabancı futbolcuda değil, belki de yabancı sermayededir. Türk takımları çıtayı yükseltmek istiyorsa, yabancı şirket ortaklıklarına sıcak bakmalıdır. Ortadoğu ve Asya kökenli zenginlerin parası sayesinde, Avrupa kulüpleri varlığını ve başarısını devam ettiriyor. Türk takımları birbirleriyle olan rekabeti bir kenara bırakarak, Avrupa kulüpleriyle rekabet etmeyi düşünmeliler. Bu rakabetin yolu da daha büyük bütçelere sahip olmaktan geçiyor.
Liglerimizde saydığımız sebeplerden dolayı yerli sporcular gereken ilgiyi görmezken, Türk futbolcular Avrupa liglerinde tercih edilir hale geldi. Fransa’da Lille, Türk futbolcuların büyük katkılarıyla şampiyon oldu. Avrupa ülkelerinde bir çok Türk futbolcu, profesyonel liglerde başarıyla mücadele ediyor. Bunların bir kısmı gurbetçi gençlerden oluşurken, bir kısmı da ülkemizden transfer yoluyla gitmiş.
Türk futbolunun içinde bulunduğu durum, yerli sporcuların yetenekleriyle ilgili bir durum değil. Tamamen, yabancı oyuncu transferinin önünü ağzına kadar açan yasalardan kaynaklanıyor. Eskiden bir takımda oynayacak yabancı futbolcu sayısı üçü, dördü geçmezdi. Şimdilerde futbolseverler, yerli futbolcu seyretmeye hasret kaldı. Federasyonun bir an önce bu gidişata dur demesi gerekiyor. Türk futbolunun ve Türk futbolcuların önünü açacak her adım, her kanun kamuoyundan destek bulacaktır. Türk kamuoyu bu gidişattan rahatsızdır, bir an önce önlem alınması elzemdir.
Ne yazık ki çok haklısınız. Başarı nın sırrı daha ilkokullardan başlayacak yeteneklerine göre sınıflandırılmış bir nesil. Sporda başarılı olan çocukların ilim edebiyat derslerinin daha kolaylaştıtılmış olarak verilmesi, veya matematik fizik de başarılı olan çocuklara badem derslarının daha hafifleştirilmiş olarak verilmesi olacaktır.