Fair-Play Bir Hayat Felsefesidir
“Fair-Play Bir Hayat Felsefesidir”
Müsabakalarda taraftar ya da sporcu nedeniyle yaşanan taşkınlıklara ve kavgalara karşı fair play eğitiminin çocuk yaşlarda başlaması gerektiği bildirildi Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Komisyonu Üyesi Tanrıkulu: “Sporun, dostluk ve kardeşlik olduğu unutulmamalıdır.
Müsabakalarda taraftar ya da sporcu nedeniyle yaşanan taşkınlıklara ve kavgalara karşı fair-play eğitiminin çocuk yaşta başlaması gerektiği bildirildi.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-Play Komisyonu Üyesi Bahri Tanrıkulu, yaptığı açıklamada, futbolun çocukken mahalle arasında “kardeşçe” oynandığı gibi bugün de stadyumlarda aynı şekilde oynanması gerektiğini söyledi.
Futbol müsabakalarında istenmeyen görüntülerin sergilendiğini belirten Tanrıkulu, şöyle konuştu:
“Bu görüntüleri bir sporcu olarak yakıştırmıyorum. Bunun bir yarışma olduğu, bunun bir spor olduğunu unutulmamalıdır. Çocukken mahalle arasında nasıl top oynuyorsak şu an bunu üst takımlarda da görmemiz gerekiyor. Sporun dostluk ve kardeşlik içerisinde yapılmasını çok isterim. Öte yandan sporda eğitim ilk olarak ailede başlıyor. Daha sonra beden eğitim dersi ve bir spor branşındaysak oradaki antrenörün spora ve hayata bakış açısıyla başlıyor. Spora karşı sevgimiz çocukluğumuzdan başlıyor. Herkes bir takımın taraftarı oluyor ve onu severek destekliyorlar ama fair-play eğitimi çocukken başlamalı.”
-“Fair-play bir hayat felsefesidir”
Tanrıkulu, 30 yıl profesyonel olarak tekvando yaptığını söyledi.
Sporculuk hayatında birçok tecrübe edindiğini ancak bunlar arasında en önemlisinin fair-play olduğunu belirten Tanrıkulu, şöyle devam etti:
“Tabii ki fair-play tecrübe ile elde ediliyor. Fair-play bir hayat felsefesidir. Centilmenliktir, dostluktur kardeşliktir. Sporun dostluk ve kardeşlik olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. 30 yıllık spor deneyimim içerisinde Dünya Avrupa Olimpiyatları’nda yarışırken, üst düzey sporcularla yarışma imkanım oldu. Tabii ki sadece tekvando değil tüm spor branşlarını ele aldığımız zaman fair-play’in hepsinde olması gerekiyor. Sporun dostluk ve kardeşlik olduğu unutulmamalıdır. İnsani değerler içerisinde fair-playin bir davranış ve felsefe olması lazım.”
Tanrıkulu, herkesin bir takımı severek, ona gönül verebileceğini ifade ederek, “Karşı takımın da taraftarlarının olduğunu ve onlarında ailemizden biri olduğunu unutmamamız gerekiyor. Onlara da dostluk çerçevesinde saygıda bulunmak gerekiyor. Bu bir yarışmadır. Kaybeden de olacak kazanan da. Önemli olan bunu sindirebilmektir” diye konuştu.
“Sporda şiddet ve baskı, kayba neden olur”
Tanrıkulu, fin insanların eğitimi ve kültür seviyesiyle alakalı olduğunu belirterek, müsabakalarda taşkınlık ve kavgaların yaşanmaması için insanların kendilerini geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-Play Komisyonu olarak, üniversitelerin beden eğitimi spor yüksekokullarıyla görüşmeler yaptıklarını anlatan Tanrıkulu, “Beden eğitimi spor yüksek okullarıyla görüşmeler yaparak buradaki sporcu kardeşlerimizle, geleceğin spor adamları ve antrenörleriyle bir araya gelerek yarın öbür gün çocuklarına fairplay duygusunu nasıl anlaşılabilecekleri konusunda tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Fair-play çerçevesinde olan her yarışmanın daha keyifli ve daha güzel olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.