Düşük Yoğunluklu Savaş
Güneş, kasabayı çevreleyen tepelerin arkasında kaybolalı çok olmuştu. Ancak ufuktaki kızıllık bir türlü kaybolmamıştı. Havada keskin bir is kokusu vardı. Ülkenin en gözde tatil beldelerinin ormanları yanıyordu. Yükselen alevler, ay ışığından daha güçlü bir şekilde çevreyi aydınlatıyordu. Restoranların masaları hınca hınç doluydu. Tepelerden yükselen alevlerin ışığında, ızgara balık yiyor, buzlu rakılarını içiyorlardı tatilciler. Alevler o kadar yakındı ki başlarından aşağıya kül yağıyordu da farkında değillerdi. Restoranın müzik setinden yükselen şarkılar olmasa yanan çamların, patlayan kozalakların, can havliyle bağrışan hayvanların seslerini duyacaklardı belki de.
Kısa bir zaman dilimi içerisinde, iki yüz farklı noktada yangın başlamıştı. Ülke tarihinde bu kadar büyük çaplı yangınlar ilk kez yaşanıyordu. Afet boyutuna dönüşen bu yangınların tesadüf olması mümkün değildi. Düşük yoğunluklu savaşın bir parçası da olabilirdi tüm bu yaşananlar. Nitekim savaşı planlayan iblisin çocukları, biz yaktık diye bas bas bağırıyordu zaten. Yangın önleme ve söndürme konusundaki zafiyetimizi değerlendirmişlerdi belki de. Ama bazı insanlar ısrarla onları duymak istemediler, sürekli başka bir suçlu aradılar. Bazıları sosyal medya üzerinden düşük yoğunluklu savaşın komuta merkezi olan ülkelerden yardım talep ettiler. Oysa manda ve himaye kabul edilmeyeceği konusunda, Erzurum Kongresinde yüzyıl önce karar alınmıştı.
Birileri oturduğu yerden ahkam keserken, bir grup insanımız yangın söndürme çalışmalarında ön plana çıktılar. Dağcı ve doğa yürüyüşü grupları çok iyi organize oldular. Yerine göre itfaiye eri gibi, orman muhafaza memuru gibi çalıştılar. Yangın önleme amacıyla geceleri nöbet tuttu, gündüzleri devriye gezdiler. Köylü vatandaşlarımız bir kez daha bu milletin efendisi olduklarını gösterdiler. Genciyle yaşlısıyla, traktörüyle tulumbasıyla yangına koştular. Yangın hortumlarını sırtlayan kadınlar kızlar, kurtuluş savaşı yıllarında cepheye cephane taşıyan ninelerimizi hatırlattı. Her türlü yangın malzemesini, fahiş fiyatlarla satan fırsatçılar türedi. Ama reklam olmasın diye yüzlerce yangın tüpünü, etiketlerini sökerek hibe edenler de oldu. Her zaman olduğu gibi sivil halk tarafından afet bölgesine en kısa sürede su, yiyecek ve giyim malzemesi ulaştırıldı.
Yangınlar tümüyle söndürülmüş değil, kontrol altına alınan ve devam edenler var. Ülke olarak vurdumduymazlık, tedbirsizlik, cehalet ve ihanetin sonuçlarını yaşıyoruz. Ağır bir bedel ödediğimiz yangınlar için, artık çok daha ciddi önlemler almalıyız. Kesintisiz kontrol, hızlı ve yerinde müdahale ile yangınların büyümesi engellenebilir.
Günlerdir dayanılmaz ısı ve dumana rağmen örnek bir mücadele sergileyen, itfaiye ekiplerini tebrik ediyorum. Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Yanan tüm ağaç, bitki, hayvan ve böcekler için ayrıca üzgünüm.
Sağlık ve huzurla Kalın.