G-TQCBD7NNX5
DOLAR 35,2164
EURO 36,6680
ALTIN 2.962,86
BIST 9.916,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 12°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
12°C
Hafif Yağmurlu
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 9°C
Paz 10°C

Avcılık Spor Sayılmalı mı?

Avcılık Spor Sayılmalı mı?

Dünya Hayvanları Koruma günü olan 4 Ekim’de, 230 sivil toplum kuruluşu tarafından ortak bir bildiri yayımlandı. Yayımlanan bildiride yaban hayvanlarını öldürmenin spor, turizm, hobi ya da ihale konusu olamayacağı dile getirilirken, avcılığın tamamen yasaklanması istenildi. Bildirinin ardından hayvan severler ve çevrecilerin tepkileri sonucu, bazı illerde av turizmi için düzenlenecek olan ihaleler iptal edildi. Yine bazı illerde ihale iptalleri için davalar açıldı.

osman duman

Haber İnceleme: Osman Duman

Avcılığın bir spor olarak algılanmasının en önemli sebebi, bir spor federasyonun faaliyet alanı içerisinde yer almasıdır. Avcılığın spor olarak kabul edilmesi, hayvan cinayetlerine meşruiyet kazandıran sebeplerden birisidir. Avcılığın turizm kapsamında kontrollü bir şekilde ve sınırlı sayıda hayvanla yapıldığı, turizm kapsamı dışında ise yavrulama ve yumurtlama dönemlerinde yasaklandığı biliniyor. Ancak av yasağı dönemlerinde etkin bir denetim ve kontrol yapılamadığı da biliniyor. Bu tür kontroller, koruma altına alınmış alanlarda büyük ölçüde mümkün olsa da kontrol imkânı bulunmayan alanlarda oldukça zor.

Tarım ve Orman Bakanlığının 2019 yılı verilerine göre, ülkemizde 275 bin ruhsatlı faal avcı bulunuyor. Bu rakamlara ruhsatsız silahlarla avlanan ve avcılık sertifikası bulunmayan kişiler de eklenince, öldürülen hayvan sayısının korkunç boyutlara ulaştığını düşünmek abartı olmaktan çıkıyor. Bir de hiç bir ruhsat ve sertifika gerektirmeyen havalı tüfeklerle yapılan avcılık türü olduğunu da düşününce, olayın vahameti daha da büyüyor. Av turizmi kapsamında 2018 yılında, 2546 yaban hayvanı öldürdü. Öldürülen hayvanların birçoğunu koruma altına alınan yaban koyunu, dağ keçisi, ceylan ve geyik türleri oluşturuyor. Av turizmi kapsamı dışında öldürülen hayvan sayıları ise kayıt altına alınmıyor.

Yaban hayvanlarının birçok türünde aile kavramı olmadığı için, yavruların beslenme ihtiyacı için dişi hayvanlar avlanırlar. Av için sahada dolaşan annenin avcıların kurşunlarına hedef olması, yuvadaki yavruların da açlıktan ölmesine sebep oluyor. Bazı dişi hayvanların çok sayıda yavrusu olduğunu biliyoruz. Annenin ölümü bir türün sayısal yoğunluğunun azalmasına, hatta yok olmasına sebep oluyor. Eko çeşitliliğin bozulması ve sayısal yoğunluğun azalması, doğanın dengesini bozuyor. Yaban hayvanlarının yediği meyvelerin çekirdekleri midelerinde erimez, dışkılarıyla tohum olarak toprağa geri döner. Dışkısının bile doğaya ne kadar menfaati olduğu düşünüldüğünde, öldürülen her yaban hayvanının doğanın dengesine ne kadar zarar verdiği ortaya çıkıyor.

Kara avcılığı dışında, denizlerde ve tatlı sularda kurallara uygun olmayan şekilde balık avlanıyor. İç denizlerde trol ve gırgırla avlanmak yasak olduğu halde, bu tür avlanmaların bir türlü önüne geçilemiyor. Trol ve gırgır deniz tabanına kadar inerek, tabandaki balık yuvalarına, balıkların üreme ve yaşama alanlarına büyük ölçüde zarar veriyor. Yine tatlı sularda dinamitle yapılan balık avı, yetişkin veya yavru ayrımı yapmaksızın birçok balığın ölümüne sebep oluyor. Dinamit aynı zamanda akarsu tabanına zarar vererek, balıklar için uygun yaşam ortamını bozuyor.

Dünyamızda her geçen gün daha fazla bozulan ekolojik denge yüzünden, bir çok hayvan türü uygun yaşam alanı bulamadığı için ölüyor. Zehirli atıklar, tarım ilaçları, orman yangınları sayısız kara ve deniz hayvanın ölümüne sebep oluyor. Şehirlerarası yollarda her gün yine sayısız yaban hayvanı araçlar altında ezilerek ölüyor. Yaban hayvanlarının ölümü için çok fazla sebep varken, bir de onları spor, hobi veya turizm etkinliği adı altında öldürmek cinayettir. Gelecek nesillerin yaban hayvanlarını yalnız hayvanat bahçelerinde görmesini istemiyorsak, bu tür cinayetlere bir an önce son vermeliyiz.

Avcılığın spor olmaktan çıktığı, yaban hayvanlarının daha radikal önlemlerle ve daha etkin yasalarla korunduğu günleri görmemiz biraz da bireysel çabalara bağlıdır. Bu konuda farkındalık oluşturmak için herkesin yapabileceği bir şeyler vardır. Herkes yalnız kendi çocuğunu bile bu konularda bilinçlendirse, büyük başarılar edilebilir. Avcılık bir spor, hobi veya turizm etkinliği olarak devam edecek olsa bile, lokal bölgelerde sıkı kontrol altında ve özel olarak yetiştirilmiş hayvanlarla sınırlı sayıda olmalıdır. Bu alanlar dışında avlanan kişilere, caydırıcı oranlarda para ve hapis cezası verilmelidir.

Sağlık ve huzurla kalın.

YORUMLAR

  1. Macit özen dedi ki:

    60 günde yetişip sofralarımıza gelen tavuktaki besinleride yazalım Osman bey!Avrupa sıvı gübreye 1950li yıllarda geçti biz hala onun bunun çıkarı için katı gübreyle tarımsal faaliyet,kuş geçiş noktalarına havaalanı,sulak alanları kurutup tarıma açmayla uğraşalım!