Sporcu, antrenör ve hakem üçgeni …
Yazıma çok az kişinin bildiği, tarihsel bir anektod ile başlamak istiyorum.
Rahmetli başkanımız Aybars Kılıçhan dönemi, rahmetli Sensei Yenal Karahan ve ben, KARATE FEDERASYONU yeni kurulmuş hakemlik , antrenörlük ve diğer kurulların görev yetkileri, bazı değişiklikler hakkında genel müdürlük istişare kurulu ile toplantı yapıyoruz. Uzun uzun konular konuşuldu, tartışıldı ve konu karate hakemlerinin karateden gelip gelmemesi konusunda kilitlendi. Karşımızda karate HAKEMİ olacak kişilerin karate bilme zorunluluğu olmaması gündemde ve bizlere kabul ettirilmeye çalışılıyor.
Ve örnek olarak futbol hakemliği gösteriliyor.
Yaklaşık 3 gün boyunca bu konunun mücadelesini verdik . O zaman ki gençliğimizin hırsı ve önemini çok iyi bildiğimiz karate hakemliğinin olmazsa olmasının karate içinden bu işi bilen kişilerin yapması gerektiğiydi. Nitekim o zaman ki üst düzey karate ci sayısının çok az olmasına rağmen, kural koyucular olarak 3. Dan zorunluluğu getirmiştik. Aynı zamanda karate antrenörlüğü içinde aynı seviyeyi kabul ettirdik.
Ve Türkiye karate do mücadele sanatının bu günlere gelmesinde önemli faktör olan hakemlik müessesesi tarih yazmıştır.
Bugün ; o zamanki can siperane mücadelemizin hiçe sayılarak, kendi içimizdeki kişilerin aldıkları kararlarla antrenör ve hakem olma şartının 1. Dan olmasının çarpıklığını yaşıyoruz. Bu uygulama, tabii ki yeni bir konu değil. Ama her geçen gün karate do camiamız büyürken, hakemlik müessesesinin kanayan yara olarak kalması , seneler önce ileriyi görerek verdiğimiz mücadelenin ne denli doğru olduğunun buruk gururunu yaşıyorum.
O yolda beraber yürüdüğümüz ve mücadele ettiğimiz rahmetli Aybars Kılıçhan ve rahmetli Yenal Karahan a allahtan gani gani rahmet diliyorum.
Sevgiler. Oss