Yemedi değil mi?
Futbolun icat edildiğinden günümüze dek, bu sihirli oyuna dair ortaya atılmış en saçma fikir, Avrupa Süper Ligi olsa gerek diyorum.
Düşünsenize, tüm Avrupa’yı kucaklayan geniş tabanlı bir katılımla işleyen bir sistem varken, hiçbir anlamı olmayan ve 15 tanesi daimi, beşi de değişken olan 20 takımlı bir tür lokal lig. Akılla uzak yakın ilişkisi olmayan, anlam adına bomboş bir fikir.
Avrupa futbolunun dev markaları Manchester United, Liverpool, Manchester City, Arsenal, Chelsea, Tottenham, Barcelona, Real Madrid, Atletico Madrid, Inter, Milan ve Juventus’tan oluşan 12 kulübün imzaladığı Avrupa Süper Ligi projesi en iyimser anlatımla ortalığı toz duman etti.
Neyse ki, aralarında Türkiye’nin de olduğu tüm federasyonlar, olaya kayıtsız şartsız tepki koydu ve oluşumun içinde yer alan on kulüp oluşumdan çekildiğini açıkladı. Ancak bu absürt fikrin babası konumundaki Barcelona ve Real Madrid önce ayak diremeye çalıştı. Hatta ayak diremekten de öte, verdikleri bu yanlış karardan dönmeye çalışan on kulübe bir de dayatma getirerek, 300 milyon EURO ceza ödemek zorunda kalacakları tehdidini savurdu.
Kendisini Avrupa Süper Ligi Başkanı ilan eden Real Madrid başkanı Florentino Perez’in bu anlamsız ve de dayanaksız teklifi tabi ki fayda etmedi ve önce Avrupa Süper Ligi’ne katılan ve daha sonra FIFA ve UEFA’nın haklı tepkileriyle kendisine gelen on kulüp, bu gereksizlikten ayrıldıklarını resmen ilan etti. Yaklaşık bir hafta süren bu yapay ve anlamsız gündem, sağduyunun galibiyetiyle sonlandı.
Başta da belirttiğim gibi Real Madrid ve Barcelona henüz bu ligden ayrılmadı. Bence de ayrılmasınlar ve iki takım kendileri çalıp, kendileri oynayarak, biri birinci biri de ikinci olarak eğlenip dursunlar.
Hayatın her alanında olduğu gibi, futbolda da birlik ve beraberliğin büyük önem taşıdığı günümüz koşullarında, böylesine bir ayrımcılığa tepki koyan tüm futbol paydaşlarına bir spor adamı olarak ben en içten teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu arada, futbol dünyasını bir haftalığına da olsa, sallayan bu olay, ata sporumuz güreşte adını altın harflerle tarihe yazdıran Rıza Kayaalp ve Taha Akgül’ün büyük başarılarını gölgede bırakmasın. Onuncu kez Avrupa’nın zirvesine çıkan Rıza Kayaalp ile bu onuru sekizinci kez yaşayan Taha Akgül ve toplamda beş madalya ile Avrupa ikincisi olan Güreş Milli Takımımıza gönül dolusu sevgiler…
Diliyorum, Rus güreşçi Aleksander Karalin‘e ait olan 12 Avrupa şampiyonluğu rekorunu kırmayı hedefleyen Rıza Kayaalp bu hedefine ulaşır. Kendisini tanıdığım kadarıyla Rıza bu işi yapabilecek güç ve kararlılıkta bir sporcu. Eminim koyduğu bu hedefe ulaşacaktır.
Hoşçakalın…