Tuzak

Takriben 20 yıl önce yazılan, çok satan ve çok okunan bir kitap vardı. “Metal Fırtına” Kitapta Türkiye ve ABD arasında kurgulanan bir savaş konu ediliyordu. Bu yüzden kitap, politik kurgu roman olarak tanımlandı. Ancak bu kitap aynı zamanda yoğun bir şekilde komplo teorisi içeriyordu. İnternetin ülkemizde yaygın olmadığı bir dönemde oldukça fazla ilgi görmüş, kafalarda bir çok soru işareti oluşmasına sebep olmuştu. Metal Fırtına, kurgu ve komplo teorisi konusunda teorisyenlere yeni ufuklar açmıştı. Okuyucunun ilgisi de bu tür yazılar üzerinde yoğunlaşmıştı.
Günümüzde bilimsel gelişmelerden tutun da iklim değişiklikleri, salgın hastalıklar, gıda ve ilaç endüstrisi, doğal afetler aklınıza gelebilecek her konuda üretilen sayısız komplo teorisi var. Bu teoriler yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada büyük ilgiyle takip ediliyor. Hatta teori üretme ve takibi konusunda bazı ülkelerden geri kaldığımızı bile söyleyebiliriz. Ancak komplo teorilerinin sağlıklı düşünmeyi engellediği, taraflar arasında kin ve nefret oluşturduğunu da unutmamak gerekir. Hatta esas suçlular bu tür teorilerin oluşturduğu sis perdesi arkasında saklanabilirler. Fakat son yıllarda ortaya atılan komplo teorileri, yalın bir düşünce veya kehanet kaynaklı değil. Bilimsel veriler, konu ile ilgili uzman görüşleri ve tarafların konu hakkında yaptıkları açıklamalar dayanak olarak kullanılamıyor. Hatta ses ve kamera kayıtlarıyla iddialar destekleniyor. İşin garip tarafı herhangi bir konuda suçlanan taraflar iddiaları reddetmiyor, sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Covid salgını ve aşı süreci komplo teorisyenlerini büyük ölçüde haklı çıkarınca, takipçi sayıları önemli miktarda arttı.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem hakkında, neredeyse tüm dünyada komplo teorileri üretildi. Tüm teorisyenler bu depremin bir tür saldırı olduğu konusunda ittifak halindeydiler. Tabiiki teorisyenleri bu düşünceye iten sebepler vardı. Bunların en başında ABD’nin HAARP silahı ile depremleri tetiklediği iddiası var. Bazı deprem uzmanlarının da fayların etkilenebilineceğini söylemesi, iddiaları güçlendiriyor. Deprem öncesi ABD savaş gemisinin Gölcük Limanına demir atması ki bu gemi Marmara depremi öncesinde de aynı yerdeydi. Yine deprem öncesi bazı Avrupa ülkelerinin konsolosluklarını kapatması, depremi bildikleri şeklinde yorumlandı. Hidrolik çatlatma marifetiyle petrol ve kaya gazı aramalarının, fay hatlarını tetiklediği iddia edildi. Elbistan’da bu yöntemle ABD’nin araştırma yaptığı, fay hattını tetkiklemek için açılan kuyularda hidrojen bombası patlatıdığını söyleyenler oldu. Hatta bu yüzden kuyularda yangın çıktığı haberleri yayıldı.
Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Yıldırım’ın “Titantum alaşımlı 10 metre boyundaki çubukları, uzaydan dünyaya istediği hedefe gönderebilen savaşçı uydular tasarlandığını biliyoruz. Bu çubuklar, 7-8 şiddetinde depreme sebep olabilecek nitelikte olduğu iddia ediliyor. Ancak, sistem üzerinde çalışılıp çalışılmadığını bilmediği” sözleri iddiaları başka bir boyuta taşıdı. Rusya kanadından da bunun bir saldırı olduğu yönünde yapılan açıklamalar, şüpheleri güçlendirdi. Fakat tüm iddialara rağmen deprem uzmanları, yaşanan depremin suni olmadığı yönünde açıklama yaptılar.
Türkiye açısından daha vahim olan bir teori vardı. NATO ülkelerinin 2002 yılında yaptığı “Bin yılın meydan okuması” tatbikatında, Türkiye olduğu düşünülen bir ülkenin deprem sonrası işgal edilmesi akıllara geldi. Hatay’ın Amik Ovasında yapılacağı düşünülen, Müslümanların Malheme i-Kübra, Hristiyanların Armegeddon olarak adlandırdığı büyük savaşın başlama ihtimali konuşuldu. Bölgede oluşan zaafiyet ve sınırın hemen ötesinde bulunan ABD beslemesi 150 bin YPG-PKK militanı kuşkuların artmasına sebep oluyor. Elbette bunlar çok vahim iddialar. Ancak artık bazı iddialar, artık komplo teorisi olmaktan çıktı. İnsan eliyle oluşturulan salgınlar, yapay et, kuraklık, dünya nüfusunu azaltma faaliyetleri ve nihayet suni depremler insanlığı tehdit ediyor.
Türk Dil Kurumu, komplo teorisini “bir kimse, bir kuruluş veya bir ülkeye karşı gizlice, zarar verici tuzak kurulduğu varsayımına dayanan düşüncelerin tümü” olarak tanımlıyor. Yaşadığımız deprem için çok fazla çok fazla ve çok çeşitli komplo teorileri yazıldı. Ancak eskiler “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” derler. Tüm bu ihtimaller dahilinde gerekli önlemlerin alındığını düşünüyorum.
Sağlık ve huzurla kalın.