DOLAR 32,2304
EURO 35,1145
ALTIN 2.257,32
BIST 8.775,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 22°C
Cts 21°C
Paz 20°C

Sporun Trans Boyutu

Sporun Trans Boyutu

Biyolojik yapısı erkek olduğu halde, müsabakalarda kadın branşlarında yarışan trans sporcular var. Trans denince cinsiyet değiştirme ameliyatı olmuş sporcular aklınıza gelmesin. Olimpiyat Komitesi erkek sporcuların kadın sporcularla yarışabilmesi için, testeron hormonunun belli bir düzeyde olmasını yeterli görüyor. Bu hormon, yalnız ilaç kullanarak da baskılanabiliyor. Komite bu sporculara, dört yıl aynı cinsiyet grubunda yarışma şartı getiriyor. Sporcu isterse dört yıl sonra, yeniden kendi biyolojik cinsiyetinde yarışabiliyor. Trans sporculara uygulanan abartılı pozitif ayrımcılığın başka bir örneği yoktur.

Osman Duman

İnsan hakları mahkemeleri de insanlara kendini tanımladığı cinsiyete uygun şekilde davranılmasını, zorunlu hale getirmiş bulunuyor. Bu sebeple herhangi bir operasyon geçirmeden veya hormon tedavisi görmeden de kadın branşlarında yarışan erkek sporcular bulunuyor. Operasyon geçirmiş veya hormon tedavisi gören erkek sporcuların, kasları ve kemikleri bir miktar zayıflıyor. Yine de kadınlara göre üstün bir fiziki yapıya, daha büyük kalp ve akciğere sahip oldukları unutulmamalıdır. Doğuştan gelen bu özellikleriyle, kadın sporculara her zaman fark atabiliyorlar. Hiçbir tedaviye maruz kalmadan yarışlara katılan erkek sporcuların, başarı şansını konuşmaya bile gerek yok.

Olimpiyat Komitesinin bu uygulaması, kadın sporcuların emeklerini ziyan etmekten başka bir şey değildir. Bu uygulamanın adil olduğunu savunmak da kadın sporculara yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Kadın olup da kendini erkek olarak tanımlayan sporcular da var. Ancak onların hiç birisi başarı şansı olmadığı için, erkek branşlarında yarışmak istemiyor. Zaten bu durumdaki kadın sporculara, herhangi bir pozitif ayrımcılık uygulanmıyor. Kadın branşlarında yarışmak isteyen trans sporcular esasında biyolojik erkekler, kesin başarı için kategori değiştiriyorlar. Kadın gruplarında yarışan trans sporcuların, bugünkü sayıları fazla olmayabilir. Ancak Olimpiyat Komitesinin mevcut tutumu ve İnsan Hakları Mahkemelerinin kararları, bu sayının hızla artmasına sebep olacaktır. Erkekler kategorisinde başarısız olan her sporcunun, bu yola başvurabileceği düşünülmelidir.

Yeni Zelandalı Laurel Hubbard, Olimpiyatlar’a katılan ilk transseksüel atlet oldu.

Ülkemizde henüz gündem oluşturmayan trans sporcular, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de tartışma konusu. ABD Eski Başkanı Danold Trump tekrar başkan seçilmesi halinde, biyolojik erkeklerin kadınlar grubunda yarışmalarına izin vermeyeceğini söyledi. Bu durumun insan hakları eşitlik ilkesiyle çeliştiğini söyleyen Trump’ın sözleri tepkiyle karşılandı.

Cinsel tercihi sebebiyle hiç kimse pozitif ayrımcılığı hak etmiyor. Eşcinsel örgütlerin yoğun çabaları yalnız sporda değil, sosyal hayatın her alanında kendini gösteriyor. Bu örgütler okullarda, toplu yaşam alanlarında da eşcinsel bireylere pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyor. Her iki cins tarafından da taciz edildiklerini öne sürüyorlar. Bu sebeple eşcinsellere ayrı banyo ve tuvalet tahsis edilmesini istiyorlar. Hükümlü ve tutuklu eşcinsellere, yargı sürecinde bile ayrımcılık yapılmasını talep ediyorlar.

Kadınlar haklı olarak trans sporcuların, kadın branşlarında yarışmasını istemiyorlar. Ancak eşcinsel örgütlerin eylemlerinde, sürekli onlara destek oluyorlar. Bu örgütlere bir takım sebeplerle destek olan herkes, bu çözümsüz sorunun daha da büyümesine katkıda bulunuyor. Kendini kadın olarak tanımlayan erkeklere pozitif ayrımcılığın yolunu açmak, kendini onlar gibi hisseden yetki sahibi insanların marifeti olmalı. Oysa bu yolu açanlar ve bu ayrımcılıktan faydalananlar, nasıl aciz bir duruma düştüklerinin farkında değiller. Her haliyle insan hakları ve daha önemlisi kadın haklarını gasp ediyorlar. Hukukun ve İnsan hakları örgütlerinin bu durma seyirci kalması, üzücü olduğu kadar sporun geleceği için de endişe verici. En azından feminist örgütlerin bu konuda daha etkin bir şekilde mücadele etmelerinin, kadın hakları açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Sağlık ve huzurla kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.