DOLAR 32,5716
EURO 34,7125
ALTIN 2.418,37
BIST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Az Bulutlu
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çar 22°C
Per 20°C
Cum 20°C
Cts 19°C

Yaşadığı Gibi İnananlar

Yaşadığı Gibi İnananlar

Bir adam denizden kilometrelerce uzakta devasa bir gemi yapıyordu. Kavminin inançsızlığı yüzünden çok büyük bir afetin yaklaşmakta olduğunu söylüyor ama kimseyi inandıramıyordu. Zaten bir kaç kişiden başkası onun söylediği hiçbir şeyi inandırıcı bulmuyordu. Öyle ki karısı ve oğlu bile O’na inanmıyordu. Oysa O Allah’ın elçisi Nuh Peygamberdi, diğer bir ifadeyle ikinci Adem. Kavmi artık O’nu tehdit etmeye başladığında gökler olanca suyunu boşaltmaya, yerler tüm suyunu fışkırtmaya başladı. Dünya tarihinin en büyük felaketi yaşanıyordu. Adeta deniz geminin ayağına gelmişti. Sular o kadar yükselmişti ki gemi aylar sonra, yüksek bir dağın zirvesinde karaya oturdu. Sonra gökler suyunu tuttu, yerler suyunu yuttu. Tufan bittiğinde inananlar dışında kurtulan olmadı.

Osman Duman

Bilim otoriteleri neredeyse yüz yıldır dünyanın büyük felaketlere gebe olduğunu söylüyorlar. Büyük yangınlardan, savaşlardan, depremlerden, sellerden, kuraklıktan, açlıktan söz ediyorlar. Tüm bu felaketlerin kutsal kitabın dediği gibi, insanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden yaşanacağını ekliyorlar. Dine değil de bilime inandıklarını söyleyen insanlar bile, bu uyarıları abartılı buluyorlar. Dünya bugünlerde yaşananlardan daha büyük bir felakete sürükleniyor. İnsanların dine veya bilime olan inançlarındaki samimiyetsizliği, bencilliği, çıkarcılığı, doyumsuzluğu daha büyük felaketleri hazırlıyor. Diğer yandan yaşadığımız en büyük felaketlerden birisi de ahlaki çöküş. Cinselliğin sokaklara taşıdığı bir dönemi yaşıyoruz. Giyim tarzı, cinsel tercihler, özgürlük anlayışı giderek daha aykırı bir hal alıyor.

Din adamlarının veya bilim adamlarının uyarıları çok fazla dikkate alınmıyor.  Herkes dini konularda birer otorite, herkes kendi çapında bilim adamı. Geçtiğimiz hafta diyanet personeli bir hoca, kadınların dekolte giyimi konusunu kendine has üslubuyla eleştirdi. Adeta kıyamet koptu, yüzbinlerce sosyal medya mesajıyla hoca hedef alındı. Bazı siyasi parti temsilcileri hocanın derhal görevden alınmasını istedi. Dekolte giyimi çağdaşlık ve laiklik ölçüsü olarak nitelendirenler oldu. Belli ki Atatürk‘ün muasır medeniyetler söylemi yanlış yorumlanmıştı.

Hocanın dini söylemleri mi kabul görmedi yoksa ifade tarzı mı itici bulundu bilmiyorum. Ahlaki çözülmenin tek göstergesi elbette kıyafet değil. Yalan, riya, hırsızlık, talan, vurgun ile ilgili haberler günlük hayatımızın bir parçası haline geldi, normalleşti. Ahlaki olan ile olmayan, etik olan ile olmayan birbirine karıştı ve hatta yer değiştirdi. Kişisel özgürlüğün sınırları genişledi, artık başkasının özlüğünün başladığı yerde bitmiyor, toplumsal özgürlük sınırlarının ötesine geçer hale geldi. Tahrip edilmiş değerlerin ikamesi vicdan yoksunluğu ve sınırsız özgürlük oldu. Anormallikler günlük hayatımızın rutini, normali haline gelince algılarda da bozulma kaçınılmaz hale geliyor ister istemez. Günümüz dünyası algılarla yönetiliyor, işin aslına, gerçeğine bakan, araştıran, sorgulayan nadir insan kaldı. Onları dinlemek bir kenara artık insanlar doğruyu, gerçeği öğrenmek, yüzleşmek de istemiyor zaten. Vazifesinin gereğini yerine getirmek isteyen bir din adamının yediği linç, söyleminde maksadını aştığını varsaysak bile kabul edilemez bir hal aldı. Tersyüz edilmiş bir algılar ve değerlerle toplumsal hayatımızı ne kadar idame ettiririz, bilinmez.

İnsanlar ya inandığı gibi yaşıyor ya da yaşadığı gibi inanmaya başlıyor. Yaşadığı gibi inanan insan sayısı giderek artıyor. Özgürlük kavramı artık, dine ve kanunlara isyan olarak algılanıyor. Doğal afetlerden daha büyük bir felaket yaşıyor tüm dünya. Amerikan yapımı bir dizinin fragmanında “Bir kere yoldan çıktıysan, bir daha asla dönemezsin.” diyordu. İnsanlar dönüşü olmayan yollara gözü kapalı giriyorlar. Cesaret mi yoksa cehalet mi anlamak zor. Bizim inancımız ise en büyük affedicinin Allah olduğunu, ümidin hiç bir zaman kesilmemesi gerektiğini söylüyor.

Sağlık ve huzurla kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.